TARE Nedir? Neden Yapılır?
Karaciğer vücuttaki en büyük iç organlardandır ve 500`den fazla işleve sahiptir. Vücutta bulunan atık maddelerin uzaklaştırılması, safra ve protein üretimi, karbonhidrat, protein ve yağ metabolizması, kanın pıhtılaşması ve toksinlerin filtrelenmesi gibi hayati fonksiyonları yerine getirir. Karaciğerde çeşitli sağlık sorunları ortaya çıktığında, bu durum hayati tehlikeye neden olabilir. Kanser, karaciğeri etkileyebilen ve birden fazla şekilde görülebilen bir tablodur. Karaciğerde kanser hepatosellüler karsinom, intrahepatik kolanjiokarsinom ve hepatoblastoma gibi farklı türlerde oluşabilir. Bununla birlikte metastaz yoluyla vücudun başka bir bölgesinden yayılan kanser karaciğeri etkileyebilir.
Karaciğer kanseri tedavisi, genel sağlık durumu ve kanserin evresine bağlı olarak şekillenir. Yenilikçi bir tedavi türü olan Transarteriyel radyoembolizasyon (TARE) hedefe yönelik radyasyon tedavisidir. Karaciğerde tümörlerin çıkarılması yaygın olarak cerrahi ile sağlanır ancak her zaman tek seçenek değildir. Bunun yerine minimal invaziv tedavi seçeneği olan TARE, radyoaktif tedavinin doğrudan tümörlere giden damarlara enjekte edilmesini içerir. Karaciğer atar damarları içerisine uygulanan enjeksiyon kan akışı yoluyla direkt oalrak tümörü hedef alabilir. Karaciğerin damarsal beslenme özellikleri nedeniyle normal karaciğer dokusuna zarar verme olasılığı çok düşüktür. Karaciğerde lokalize olmuş veya dağılmış tümörlerin tedavisinde tercih edilebilir.
TARE (Radyoembolizasyon) Nedir?
Transarteriyel radyoembolizasyon (TARE), Yttrium-90 mikroküreler ile yönetilen radyasyon tedavisidir. Bu nedenle Y-90 tedavisi olarak da adlandırılabilir. Karaciğerde primer oluşan kanserler ve metastaz yapan kanserlere yönelik uygulanır. Karaciğer tümörleri boyut ve sayı bakımından cerrahi ile çıkarılamadığında ve diğer lokal tedaviler (radyofrekans ablasyon) uygulanamadığı zaman önerilen bir işlemdir.
Tedavi, Yttrium-90 yüklü cam ve reçine mikrokürelerin hepatosellüler karsinom, intrahepatik kolanjiokarsinom, meme kanseri, malign melanom, akciğer kanserleri, kolorektal kanser ve nöroendokrin tümörler gibi çok geniş bir yelpazedeki kanserlere yönelik kullanılmasını kapsar. Aynı zamanda kanser evresinin düşürülmesi için ve karaciğer nakline köprü olarak tercih edilebilir. Karaciğer tümörleri portal ven yerine hepatik arterlerden beslendiğinden mikroküreler buraya bırakılır. Embolize olan küreler burada lokal radyasyon ışınlamasına başlar. Yttrium-90 tarafından ışınlanan tümör hücrelerinde DNA hasarı meydana gelir.
TARE (Radyoembolizasyon) Neden Yapılır?
TARE tipik olarak primer karaciğer kanserleri ve metastatik kanserlerin radyasyon ile yok edilmesi amacıyla yapılır. Diğer kanser tedavilerinden farklı olarak lokalize ve yüksek radyasyon kullanan bir işlemdir. Cerrahi ile çıkarılamayan kanserli dokunun kontrol altına alınmasına yardımcıdır. Y-90 tedavisi arterlere bırakılan radyoaktif kürecikler sayesinde ışın tedavisini sağlar. Mikro düzeyde kürelere veya reçinelere yerleştirilen radyoaktif izotop itriyum-90 maddesi, tümörün kan kaynağına enjekte edilir.
Tümörler bu kan damarlarından beslenir ve mikroküreler bu sayede tümörün olduğu bölgeye gider. Radyoaktif küreler tümörlere gelerek burada birikir. Başka yöntemlerle ulaşılamayacak düzeyde radyasyon yaymaya başlayarak kanser hücreleri ya direkt olarak öldürür ya da genetik kodlarında hasar bırakır. Hasar alan tümörün büyümesi baskılanır ve zamanla ölmeye başlar. Bu sırada portal venden beslenen çevredeki sağlıklı karaciğer dokusuna hasar vermeden tedavi sağlanabilir.
Sonuç olarak çıkarılamayan tümörlerin küçültülmesini ve yok edilmesini destekler. Diğer kanser tedavi yöntemleri ile kombine şeklinde uygulanabilir. Ek olarak karaciğer naklinin yapılması için tümörün küçültülmesi gerektiği hastalarda kullanılabilir.
TARE Öncesi Süreç Nasıl İlerler?
TARE öncesi rutin olarak fizik muayene ve testler uygulanır. Genel sağlık durumu, kan pıhtılaşması ve böbrek fonksiyonlarının ölçülmesi, karaciğer fonksiyonlarının değerlendirilmesi amacıyla hasta kan testlerine tabi tutulur. Aynı zamanda tıbbi geçmiş, mevcut ve geçmişte kullanılan ilaçlar kontrol edilir. Bitkisel takviyeler, aspirin ve kan sulandırıcı ilaçların kullanımının sonlandırılması gerekir.
Üst karın bölgesinde bulunan arterler anjiyografi olarak adlandırılan tanısal bir test ile görüntülenir. Anjiyografi ile tümörü besleyen kan damarlarının görseli elde edilir. Tümörü besleyen kan damarlarının tespit edilmesi radyoaktif mikrokürelerin yerleştirilme bölgeleri hakkında bilgi verebilir. TARE işleminde bu kan damarlarına mikroküreler enjekte edileceği için bölgenin haritalandırılması gerekir. Bu işlem sırasında karaciğerde sağlıklı dokulara verilen hasarın minimuma indirilmesi sağlanabilir.
Anjiyografi esnasında kan dolaşımına kontrast madde verilir ve damarların beyaz renkte görüntülenmesini sağlar. İşlem öncesinde sakinleştirici ilaçlar ve anestezi uygulanır. Kateter yerleştirme sırasında uygulanan lokal anestezi rahatsızlık verebilir ancak ağrının minimuma indirilmesi sağlanır.
TARE Ne Kadar Sürer?
TARE`nin uygulanış amacı ve kullanılan ek teknikler prosedürün süresini etkileyebilir. Genellikle 1 ila 3 saat sürebilen uygulama daha erken veya geç sonlanabilir. Ayaktan bir tedavi prosedürü olduğundan aynı gün içinde taburcu işlemleri sağlanabilir. Prosedür kan yolu haritasının çizilmesini içeren anjiyografi ile başlar. Bilek veya kasık arterlerinden karaciğer arterlerine ulaşım amaçlanır.
Radyoaktif mikrokürelerin mide ve bağırsaklara geçmesini önlemek için bu bölgelerdeki kan damarları geçici olarak metal bobinler ile kapatılabilir. Tümör bölgesine ince bir kateter yerleştirilir. Kateter tümöre ulaştığında mikroküreler tümöre enjekte edilir. Radyoaktif maddenin enjeksiyonu sona erdiğinde kateter çıkarılır ve bu bölgeye bir saat kadar basınç uygulanır. Operasyonun neden olduğu yan etkiler sınırlıdır ancak bazı durumlarda rahatsızlık verebilir. Bu kapsamda doktorunuz semptomların hafifletilmesine yönelik ilaçlar reçete edebilir.
TARE İşlemi Nasıl Yapılır?
İşlem öncesinde kana verilen kontrast madde, X ışınları ile görüntülemeyi sağlar. Kan damarlarının görüntülenmesi mikrokürelerin uygun yerlere bırakılmasına yardımcıdır. İnce esnek tüp olan kateter kol veya uyluk arterlerine yerleştirilir ve karaciğer arterlerine doğru gönderilir. Tümöre kan akışı sağlayan damarlara mikroküreler bırakılır. Kan akışıyla mikroküreler tümöre gelir ve burada birikir. Yüksek dozda radyasyon uygulayarak kanser hücrelerinin büyümesi engellenir.
TARE Kimlere Uygulanır?
TARE uygulamasının uygulama gerektirdiği vakalar sıklıkla hepatosellüler karsinom, intrahepatik kolanjiokarsinom, nöroendokrin tümörler, karaciğere metastaz yapan çeşitli kanserlerdir. Bu kanser türleri TARE işlemini gerektirebilen olgulardır.
TARE Sonrasında Neler Olabilir?
Transarteriyel radyoembolizasyon genellikle ayaktan tedavi prosedürüdür. Günübirlik bir işlem olduğundan hasta aynı gün evine gidebilir. Bununla birlikte dikkat edilmesi gereken husus başkalarının radyasyona maruz kalmamasıdır. Tedavi sonrası birkaç gün boyunca özellikle hamile ve çocuklarla temasa veya etkileşime girilmesi önerilmez. Aynı zamanda en az üç gün boyunca yalnız uyumalı ve iki saatten fazla birilerinin yanına oturulmasından kaçınılmalıdır. TARE sonrasında yaşanabilecek bulantı, kusma, karın ağrısı ve yorgunluk gibi yan etkiler değerlendirilir.
Tümörün TARE tedavisine yanıtı bilgisayarlı tomografi (BT), MRI ve PET/BT teknikleri ile takip edilir. Değerlendirme aşamasında olası komplikasyonların belirti ve semptomları gözden geçirilir. Hepatik apse (karaciğer apsesi), perihepatik asit (karaciğer çevresinde asit), radyasyon kolesistiti (safra kesesi iltihabı) ve pnömonisi, plevral efüzyon (akciğer zarları arası sıvı birikimi) gibi çok nadir görülen komplikasyonlar değerlendirilir. Anormal semptomların varlığında mutlaka ilgili bir sağlık kuruluşu ile iletişime geçilmesi gerekir.
TARE Uygulamasının Herhangi Bir Riski Var Mıdır?
Radyoembolizasyon minimal invaziv ve minimal ağrı ile gerçekleştirilir. Sağlıklı karaciğer ve arter dokusunu korumak için tasarlanan bir prosedürdür. Ancak embolizasyon tekniği dokuya kan akışını bir miktar engellediğinden hasar oluşma riski düşünülebilir. Bununla birlikte partikül boyutlarının küçük olması ve mikroembolik etki göz önünde bulundurulduğunda standart radyasyon tedavisine göre daha az yan etkiye neden olur.
Radyoembolizasyon sonrası sendrom adı verilen olguda yorgunluk, bulantı, kusma, ateş, kaşeksi, anoreksi ve karın rahatsızlığı gibi nadir yan etkiler görülebilir. Her cerrahi işlem birtakım riskler barındırır. Ancak bu ciddi komplikasyonlar daha az sıklıkla görülür. TARE uygulamasının yol açabileceği riskler başlıca şunları kapsayabilir:
- Hepatobiliyer (karaciğer-pankreas) fonksiyon bozukluğu,
- İltihaplı pankreas veya karaciğer apsesi,
- Radyasyon pnömonisi,
- Karında sıvı veya asit birikmesi,
- Mide- bağırsak kanalında ülserasyonlar,
- Damar yaralanmaları,
Ek olarak nadir durumlarda anjiyografi işlemine bağlı alerjik reaksiyonlar ve böbrek yetmezliği riski ortaya çıkabilir.
TARE İşleminin Normal Radyoterapiden Farkı Nedir?
TARE dahili veya iç radyasyon uygulamasıdır. Normal veya geleneksel radyoterapi ise dış radyasyon uygulamasıdır, harici radyasyon olarak da bilinir. Yüksek enerjili ışın sağlayan makine deri yoluyla tümöre ve etrafındaki dokuların bir kısmına radyasyon gönderir. Bunun aksine TARE`de mikrokürelerden yayılan çok yüksek enerjili ışınlar yalnızca birkaç milimetre uzağa gitme eğilimindedir. Bu özelliği ile kanser hücreleri tümör içinde yüksek doz radyasyon yayarken sağlıklı karaciğer dokusu radyoaktif etkilerden korunur. TARE lokal kontrolün sağlanabildiği ve hayati tehlikeye sahip olmayan hastalar için tercih edilebilir. Harici radyoterapi genellikle durumu kötü ve yaşam beklentisi sınırlı olan hastalarda semptomların hafifletilmesine yönelik tercih edilebilir. Radyoterapi ve TARE işlemlerinden size en uygun tedavi yönteminin belirlenmesi için ilgili bir sağlık kuruluşu ile iletişime geçiniz.
Kemoembolizasyon ve Radyoembolizasyon Arasındaki Farklar Nelerdir?
Transarteriyel Radyoembolizasyon (TARE) ve Transarteriyel kemoembolizasyon (TACE) arasında birtakım farklar bulunur. Bu farklar başlıca şu şekilde listelenebilir:
- TACE prosedüründe kemoterapik ajan yüklü partiküller karaciğere enjekte edilir. TARE prosedüründe radyoaktif partiküller karaciğere kan akışı sağlayan damarlara enjekte edilir.
- Karaciğerde birden fazla veya büyük boyutta tümör varlığında TARE kullanılabilir. TACE genellikle küçük karaciğer tümörlerinde etkilidir.
- TACE işlemi TARE`ye kıyasla daha ekonomiktir ancak işlem sonrası yan etkileri daha şiddetli olabilir. Radyoembolizasyon yan etkileri daha nadir olup, genellikle daha iyi tolere edilebilir.
- TARE nedeniyle oluşan komplikasyonlar nadiren görülür ve ciddi komplikasyon riski %1`den azdır.
- TARE karaciğer nakli öncesi geçiş işlemi olarak kullanılabilir.
- TARE radyoaktif küreleri TACE`ye kıyasla daha küçük olduğundan portal ven tıkanıklığı vb. sağlık sorunu bulunan hastalarda güvenle kullanılabilir.
Sağkalım oranları hakkında kesin bilgiler bulunmamaktadır. TACE tümör hacminden dolayı kısıtlamalara uğrayabilir ancak TARE tümör hücrelerine teyit edildiği şekilde ulaşabilir.