Reflü hastalığının tanısında en hassas ve değerli bir tanı aracı olan pH-Metre’yi Hisar Hospital Intercontinental Genel Cerrahi Bölümü Uzmanlarından öğrendik…
Reflü kelime anlamı olarak geri kaçış demektir. Yemek borusunun mide ile birleştiği yerdeki kapakçık sisteminin bozulması ve midedeki yakıcı asidin yemek borusuna geri kaçması reflü hastalığı olarak bilinir. Kapakçık sisteminin çalışmamasının birçok sebebi olabilir. Bunların arasında en önemlisi midenin üst tarafının göğüs boşluğu içerisine doğru fıtıklaşmasıdır. Günümüzde kilolu insan sayısının artması, şehir hayatı ile fiziksel hareketin azalması reflü hastalığını tetikleyen faktörler arasında yer almaktadır.
Reflü hastalığının tipik iki bulgusu vardır. Göğüs arkasında yanma hissi ve ağza acı su gelmesi. Bu ikisinin birlikte olması reflü tanısı için yeterlidir. Fakat bu şikayetler hastaların ancak bir kısmında görülürken çoğunluk hastada atipik şikayetler ön plandadır. Reflünün atipik bulgularının daha sık görülmesi kesin tanıyı güçleştirir. Atipik semptomlar; midede yanma, ekşime, ses kısıklığı, ses çatallanması, inatçı kuru bir öksürük, astım yakınmaları, boğazda takılma hissi, ağız kokusu, diş problemleri, kalp krizine benzeyen göğüs ağrısıdır. Kahve, kola, çikolata veya alkol tüketildiğinde bu şikayetlerde artma görülür.
Tanıda, her hastalıkta olduğu gibi ayrıntılı bir hasta öyküsü ve muayenenin değeri tartışmasızdır. Muayenenin ardından yakınmaların şekline göre, gastroskopi, KBB muayenesi, pH-metre, manometrik çalışma, yemek borusu pasaj filmi veya karın ultrasonografisi incelemeleri yapılabilir.
Reflü hastalığında her bir tetkikin yeri ayrıdır. Çoğunluğu oluşturan atipik reflülerde (% 60) pH-metre en hassas ve değerli tanı yöntemidir. Tipik şikayetleri olan ve endoskopide yutma borusu alt ucunda bariz tahribat gözlenen eroziv reflü hastalığında ayrıca pH metre tetkiki şart değildir. PH metre atipik şikayetleri (örneğin geniz ve akciğer şikayetleri) ön planda olup, endoskopide de net olarak reflü durumunu ortaya koyamadığımız non-eroziv hastalarda kesin tanı için mutlak gerekliliktir. Bazen de anti-reflü cerrahisinden sonra ameliyat başarısını değerlendirmede kullanılır.
PH-metre ölçümü, hastanın yemek borusunun içine ince bir kateter yerleştirilerek, yemek borusunun alt ucuna kaçan asit miktarını 24 saat boyunca sürekli ölçme esasına dayanan bir yöntemdir. Bu sayede elektronik olarak o kişide gün içerisinde kaç kez asit reflüsü olduğu ve bunun her seferinde ne kadar sürdüğü ve en önemlisi hastanın reflü şikayeti olduğu anda bunun gerçekten reflüden kaynaklanıp kaynaklanmadığı net olarak ortaya konulur. Yani reflü tanısı objetif kriterlere dayandırılmış olur.
PH-metre tetkikinden en az 1 hafta önce tüm mide ilaçlarının kesilmesi testin güvenilirliği açısından şarttır. Test günü hasta aç gelir. İşlem hasta uyutulmadan yapılır, zira hastanın kateteri yutarken bilinçli bir biçimde hekime yardımcı olması gerekir. Yutma işlemin çok kolay olduğu söylenemez ama tamamen acısız ve ağrısızdır. Kateterin yerleştirilmesi sadece birkaç dakika sürer. Burun ve geniz lokal anestezi ile uyuşturulduktan sonra 1-2 mm kalınlıktaki kateter burundan yemek borusunun alt ucuna doğru ilerletilir. Kataterin burundan çıkan kısmı elektronik bir aygıta bağlanır. Kısa bir eğitim verilen hasta, daha sonra günlük işlerini yapmak üzere gönderilir. Hasta kendisine öğretildiği şekilde, aletin üzerindeki düğmelere basarak gün içerisindeki aktivitelerini, yemek yediği ve şikayeti olduğu anları işaretler. 24 saat sonunda da hasta aletten ayrılır ve veriler özel bir bilgisayar programında değerlendirilir.