Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu son on yıl içerisinde ailelerin çocuk psikiyatrisi kliniklerine danışma nedenlerinin başında gelmektedir. Çocuk psikiyatrisi uzmanları tarafından da en çok araştırma yapılan konulardan biri haline gelmiş, oluşum nedenleri, belirtileri, uzun dönemde nasıl bir gidişat izlediği, diğer hastalıklarla ilişkisi ve tedavisi en fazla araştırılmış hastalıklardan birisidir.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu aşırı hareketlilik, dikkat sorunları ve istekleri erteleyememe (dürtüsellik) belirtileri ile ortaya çıkan psikiyatrik bir bozukluktur. Amerikan Psikiyatri Birliğinin yayınlarında okul çağı çocuklarının % 3-5 inde görüldüğü bildirilmektedir.
Bir çocukta, gençte ve erişkinde dikkat eksikliği hiperaktivite (DEHA) var denilebilmesi için bu belirtilerin yedi yaşından önce başlamış olması, en az 6 ay süreyle devam ediyor olması gerekir. Bu belirtiler normal bir çocukta beklenenden daha şiddetli olmalı ve çocuğun okul, ev ve yaşıt ilişkileri gibi birçok alanda mevcut ve günlük yaşamını etkiler boyutta olmalıdır.
Örneğin, çocuğunuz evde zapt edilemez ve çok hareketli iken okulda yerinde oturabiliyorsa bu durum bizi ev içi yaşanan iç dinamikleri örneğin sınır koyma problemlerini düşündürebilir. Belirtilerin erken yaşam evrelerinde başlaması ve çocuğunuzun girdiği ortamlardan kısmen etkilenmesi bu durumun yapısal ve Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu açısından mutlaka incelenmesi gerektiren bir durum olduğu konusunda sizleri alarme edici olmalıdır.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu belirtileri göz önünde tutularak üç alt grupta incelenebilir.
- Hiperaktif İmpulsif Tip
- Dikkat eksikliği
- Kombine tip
Hiperaktivite belirtileri sıklıkla yaşamın ilk yaşlarından itibaren görülmeye başlanır. Bazı aileler anne karnında dahi çocuğun hareketlerinin fazlalığını anımsayabilirler. Genellikle bebeklik dönemlerinde huzursuz, yeme problemi yaşayabilen, uyku sorunları olan ve öfke nöbetlerinin kontrol altına alınması sizler tarafından zor olan çocuklardır. Öncelikle ayırt edilmesi gereken şey her hareketli çocuk hiperaktif değildir. Bazı çocukların doğuştan hareketlilik düzeyi yüksek olabilir.
Hiperaktif olmayan hareketli çocuğun hareketliliği uyumlu, amaca yönelik ve devamlılığı olan bir hareketliliktir. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunda ise keyfi bir hareketlilik söz konusudur. Bir anne çocuğunu şöyle tanımlıyordu futbol maçında en fazla koşan o ancak topun peşinden değil. Ortam ne kadar sınırlayıcı ve dikkat yoğunlaştırılması gerekiyorsa çocuğun hareketliliği o kadar artar.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun en önemli belirtilerinden birisi de düşünmeden hareket etmektir. Örneğin topun ardından caddeye koşma, soruyu bitmeden cevabını yapıştırma, söz kesme, ilk aklına geleni söyleme gibi. Bu çocukların disiplini daha zordur. Sizler tarafından söylenilenleri dinleyemedikleri için kendilerinden ne istendiğini de bilmezler. Yeterince bilgi edinmeden, bilgiyi gözden geçirmeye vakit ayırmadan karar vermeye kalkışırlar. Sonuç olarak kararlarında ve cevaplarında başarısız olurlar. Bu zekâlarının yetersiz olmasına değil dikkat ve sabırlarının eksik olmasına bağlıdır.
Okul öncesi çocukta aileler çocuklarının hiç yerinde duramadıklarını, sürekli bir koşturma halinde olduklarını ve onları durdurmanın çok zor olduğunu ifade ederler. Aileler bu çocuklarla çoğunlukla yetersiz hissedip kendi öfkelerini kontrol etmekte zorluk yaşayabilirler. Aslında yaramazlıklarından öte yapısal zorluklarından dolayı çoğu yaşantıda olumlu geri bildirim almaktan mahrum kalan bu çocukların yetersizlik duygularının çekirdekleri küçük yaşlarda oluşmaya başlar ve küçük yaşlarda ailelerin öfkeleriyle tanışırlar. Bu öfke gelecekteki kişisel hayatlarına da taşınır. Bu çocuklar grup içi ve kurallı oyunlarda daha hareketli, saldırgan ve oyun bozucu olabilirler.
Kendi davranışlarının sonuçlarını sıklıkla değerlendiremezler. Yani yaptıklarından ders çıkartmalarıyla ilgili güçlük yaşarlar Örneğin sırasını beklemek, paylaşmak gibi sosyal olgularda zorluk yaşar, kaybetmeye tahammül edemez, istekleri olmayınca oyunu terk edebilir veya kavga edebilirler. Davranışsal impulsiviteden (kendini kontrol edememe) dolayı hem kendileri sık kaza geçirebilir, hem de etrafındaki insanlara zarar verebilirler. Dürtülerini engellemekteki zorlukları arkadaşları tarafından dışlanmalarına, oyuna alınmamalarına sebep olurken gitgide çocuğun özgüveni azalır ve bu durum depresyon için zemin yaratabilir. Davranışlarının sosyal ahlaki sonuçlarını umursamamaları, başkalarının duygularına eşyalarına saygı göstermemeleri umursamaz görünümün altında aslında doğruyu yanlıştan ayırt etme güçlükleriyle ilişkilidir.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu’nun sıklıkla erken çocukluk evrelerinde gözden kaçabilen ve okul yıllarında kendisini çoğunlukla ders çalışmaya ilgisizlik ve beraberinde başarısızlık olarak gösteren belirtisi dikkat eksikliğidir. Ailelerin sıklıkla söylediği ilgi duyduğu alanlarda çocuğun algılamasının çok iyi olduğu ama iş derslere gelince bunun böyle olmadığıdır. Dolayısıyla bu çocuklar tembel, sorumsuz olmakla suçlanabilir. Çoğunlukla aileler aslında gerçekten denemediğini düşünerek çocuklarına öfkelenebilirler. Böyle bir durumda ilk yapılması gereken şey bu konuda çocuğun bir zorlanma yaşayıp yaşamadığını tespit etmek olmalıdır. Karşı tepki olarak çocuğun yaşadığı ‘başarısızım’ hissi çocuğun başa çıkması gereken ekstra bir sorun olarak durumu daha da güçleştirir. Oyunun keyifli topraklarından okul sıralarına geçen çocuklarınızın işi artık zorlaşmıştır. Artık onlardan bilgileri almaları, depolamaları ve gerektiği zaman ve yerde çıkarabilmeleri talep edilmektedir.
Sınıfta oturma, dikkatini toplama, kurallara uyma, iç tepkisel davranışları engelleme, düzenli olma, arkadaşlarıyla yardımlaşma ve iyi ilişkiler kurma gibi çocuğun okula uyumunu ve başarısı için gerekli olan özelliklerin pek çoğu Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklarda yapısal olarak eksiktir.
Bilgiyi alabilmek için öncelikle ona odaklanmaları gerekirken bunun ülke koşullarında kalabalık sınıflarda yapılıyor olması onlar için daha da büyük bir engeldir. Dikkat problemi yaşayan çocuklar bu durumu daha büyük bir sıkıntıyla yaşarlar, çünkü yapısal olarak duyduklarına, gördüklerine odaklanmaları çok zordur. Ancak onlardan beklentiler yüksektir. Dolayısıyla bu zorlukla derse karşı ilgilerinin az olması çok anlaşılır bir durumdur. Sınıflar ilerledikçe işler daha da güçleşir.
Bu çocuklar dikkatlerini belli bir konuya vermekte zorluk çektiklerinden, dikkatlerini vermeye çalışırken başka düşünceler görüntüler, sesler onları alıkoyar. Çocuğunuza bir konuyu anlatırken sıklıkla alakasız bir konu hakkında soru sorarken bulabilirsiniz.
Dikkatini topla dediğinizde çoğunlukla işe yaramaz. Okul ödevlerini tamamlamakta zorluk çekerler Dersin başından kalkmak için çok çeşitli sebepleri olabilir. Okulda eşyalarına sahip çıkamazlar ve sıkça eşya kaybedebilirler. Zamanı ayarlamakta sorun yaşayabilirler ve sıklıkla bir işi tamamlamak çok zordur ve uzun süre alır. El yazıları bozuk olabilir, yazma sırasında sık imla hatası, eksik yazma, harf karıştırma görülebilir
Bilişsel olarak öğrenme açısından diğer çocuklardan zekâ farkları yoktur, ancak dikkat gerektiren işlemlerde başarısızdırlar. İşitsel hafızaları görsel hafızalarına göre yetersiz olabilir dolayısıyla komutları birkaç kez tekrar etmek gerekebilir. Dikkat eksikliği belirtileri sıklıkla öğretmenleri tarafından sürekli geç kalan, organize olamayan, eşyaların kaybeden, hayallere dalan, işlerini bitiremeyen, dersi takip edemeyen, düzensiz, ders anlatılırken konuşan ya da başka şeylerle ilgilenen çocuklardır.
Dürtüselliğin eşlik etiği dikkat eksikliğini en iyi en büyük ve yetenekli sanatçılarla dolu bir orkestraya benzetebilirsiniz ancak şefi olmayan kontrolden çıkmış bir orkestra. Parlak düşünceler olabilir ancak sürecin devamlılığı ve tamamlanması zorlanır. Çocuğunuz sizlerden ve çevresinden geri bildirimler alarak yaşayarak büyüyor ve hayata bir duruşu ve bakışı oluyor. Anne ve babalar olarak ilk yapmanız gereken şey bir yerlerde bir sorun olabileceğini erken fark etmek. Bizler geçmiş yaşantılarımızdan öğrendiklerimizle hissettiklerimizle bugüne geleceğe bakıyoruz.
Erken çocukluk yıllarımızda ailelerimizle arkadaşlarımızla olan ilişkilerimiz bugünkü ilişkilerimizin çatısını oluşturuyor. Şimdiki iş yaşamımızın izleri okul yıllarında şekilleniyor. Bu alanda yapılan araştırmalar ilerideki yıllarda başka psikiyatrik sorunların da oluşma olasılığının sağlıklı gruplara göre çok daha sık olduğunu göstermiş. Örneğin Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu olan çocukların üçte birlik kısmında ileriki yıllarda alkol madde kullanım bozukluğu, antisosyal kişilik özellikleri, depresyon ve kaygı bozuklukları görülmüştür. Eğer sizler çocuğunuzda Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu veya davranış sorunları olduğu konusunda şüphe içindeyseniz acaba yakında geçer mi? diyerek kendinizi oyalamayın. Bu belirtileri çocuğunuzda gözlemliyorsanız bir çocuk ve ergen psikiyatristine başvurun. Çünkü zaman çocuklarımız için gerçekten önemli.
Ders Başarısızlığı Üzerine
- Ben söylemesem dersler aklına bile gelmiyor
- Başarısız
- Sorumsuz
- İsteksiz
- İsterse yapar ama istemiyor
Bu cümleler kimi evlerde sıkça dile getirilir. Aslında tüm bunları söylemeden önce düşünülmesi gereken bir yerlerde sorunlar olabileceği ihtimalidir. Okul sıralarında öğrenme sürecinde beynimizin birçok bölümü aktif halde çalışmaktadır.
- Konuya odaklanacak ve bilgiler dikkat süzgecinden geçip alınacak. (Dikkat sistemi)
- Alınan bilgiler sonradan hatırlanmak üzere depolanacak. (Bellek sistemi)
- Depolanan bilgi yazılı ve sözlü olarak ifade edilecek. (Dil sistemi)
- Motor sistem ile parmaklar kalemi tutabilecek.
- Yüksek düşünme sistemi ile beyin sorulan soruyu algılayacak, yargılama sürecinden geçecek, var olan bilgi deposundan uygun cevaplar çıkabilecek, alınan bilgiler uygulamaya geçebilecek.
- Tüm bunların sonucunda aileden, arkadaş çevresinden, öğretmenden gelen geri bildirimler motivasyon kaynağı olacak.
Duruma buradan bakacak olursak aslında hiçte kolay değil. Herbir sistem yeteneklerin gelişmesi için ve sistemin devamlılığı için çalışır. Ancak herhangi birinde sorun varsa performans düşer. Çocuk zorlanıyorsa çalışma isteği azalır. Zaten zorlanan çocuk birde ailesi tarafından sorumsuzlukla suçlandığında motivasyonda beraberinde azalır.
Öğrenme profilinin şekillenmesinde;
- Zekâ düzeyi,
- Yapısal bozukluklar (dikkat eksikliği hiperaktivite, özel öğrenme güçlüğü),
- Aile hayatı ve stres düzeyi,
- Kültürel etmenler-başarıya verilen değer,
- Arkadaşlar-grup içinde yer edinme,
- Sağlık (görme, işitme kusurları vs),
- Duygular(mutsuzluk, kaygı düzeyi),
- Eğitimsel ortam önemli yer tutar
- Çocuk ve ergen psikiyatrisi bu zorluğun nereden kaynaklanıyor olabileceğini araştırır.
En sık karşılaştıklarımız;
- Dikkat eksikliği Hiperaktivite Sendromu
- Özel öğrenme güçlüğü
- Zeka geriliği
- Major Depresyon
- Kaygı bozukluklarıdır.