Hisar Intercontinental Hospital Çocuk ve Ergen Psikolojisi Uzmanları
Okul çağında olan çocuklar için özellikle, anne ve babalar daha çok da anneler sürekli program yapma peşindedir. Hafta sonu sabah yüzme ya da başka spor aktivitesi, öğleden sonra başka program. Okul çıkışı özel derslerle birlikte çocuğun tüm hayatı doldurulup, oradan oraya savrulurlar.
Sosyal faaliyetler çocuğun fiziksel, ruhsal ve duygusal gelişimi için çok büyük önem taşır. Seçilen faaliyetin çocuğun ilgi ve yeteneğine uygun olması ve tek bir konuya odaklanması gerekir. Aksi takdirde çocuğa uygun olmayan ve sayıca fazla etkinlik yarardan çok zarar oluşturur. Böyle bir durumda konu, çocuğun sosyal bir faaliyette bulunmasını ve keyif almasını sağlamak yerine, ebeveynlerin bazı ihtiyaçlarını tatmin etme durumuna dönüşür. Bu ihtiyaçlar arasında:
- “İlgileniyormuş” gibi görünmehissini yaşama isteği vardır. Genellikle çocukla vakit geçirmekte zorlanan ya da sınırlı zamanı olan ebeveynler çocuğu bir şekilde oyalamak için bu faaliyetlere başvurur. Bununla şekilde ilgilenmeme ve çocuğu yalnız bırakma üzüntüsünü ve kaygısını bertaraf ederler.
- Çocuklarının yaptıkları ve yapabilecekleri üzerinden bir itibar sağlama isteği olabilir. Çocuğun bale, jimnastik, drama gibi faaliyetlerde bulunması aile için bir üstünlük göstergesi, sosyal olarak kabul görme ve onaylanma konusu haline gelebilir.
- Ebeveyn tarafından gerçekleştirilemeyen hedeflerin çocukları tarafından tamamlanma beklentisi olabilir.
- Her alanda mükemmel olma isteği ve mükemmel çocuk yetiştirme ihtiyacı amaca uygun olmayan bir şekilde birden fazla etkinliğe çocuğun taşınmasına neden olabilir.
Bu ihtiyaçlar ebeveynler için ne kadar baskınsa çocuk da bu yönde o kadar zorlanır. Ebeveynin ihtiyaçları, çocuk için bir baskı oluşturur ve çocuk kendisinin bu faaliyetler dizisinde bulunması gerektiğini hisseder. İstemese bu duyguya karşı yabancılaşmaya başlayabilir ve bir süre sonra da bu faaliyetlerde bulunmak istediğine yönelik sahte bir istek duyar. Sorulduğunda kendisi de gitmek istediğini söyleyebilir. Bunun en temel nedeni ebeveynlerinin onayını alamamak konusundaki kaygısıdır. Ebeveynler böyle bir durumda “Ben zorlamıyorum aslında kendi de çok istiyor” gibi yanlış bir kanıya doğru gidebilir. Evet, sorulduğunda istediğini söyleyebilir ancak bu faaliyetin kendisi için vazgeçilmez olduğunu düşündüren ebeveynin beklentisidir. Birçok çocuk için ebeveynlerinin beklentisinin dışına çıkmak zor bir durumdur. Böyle bir durumda bu faaliyetler çocuk için daha fazla vazgeçilmez bir hal almakla birlikte sebebini tarif edemediği bir sıkıntıya dönüşebilir.
Çocuğa özel zaman tanınması, birçok etkinlik etrafında dolaştırılması
Çocuğa kendi inisiyatifinde kalan, planlaması tamamen kendisine kalmış belirli zamanlar tanımlanmalıdır. Bunlar dışarıdan bakıldığında çocuğun hiçbir şey yapmadığı, boşa geçirdiği zamanlar olarak algılanabilir. Ancak çocuk özelinde bu zamanlar, neyi yapmak istediği ya da yapmak istemediğine karar vermesi için tanınmış zamanlardır. Bu da çocuğun bireyselleşmesi ve özerk bir kimlik oluşturması için çok kritiktir.
Özel derslere ne zaman başlanması gerektiği
İlkokul döneminde çocuğa bazı alanlarda sırasıyla deneyimleme fırsatı verilebilir. Ancak istemediği takdirde devam etmesi konusunda baskı oluşturulmaması gerekir. Bu dönemde çoğunlukla birçok faaliyete başladık ancak yarıda bıraktık şeklinde şikayet eden aileler var. Bu gayet normal bir durumdur. Devamlılık çocuktan gelen ipuçlarına göre sağlanmalıdır. Bir piyona kursuna giden bir çocuk 15 dakika boyunca evde kendisi çalışması gerekiyorsa ve bunu kendi isteğiyle yapıyorsa bu durum onun istekliliğini ve devam edebileceğini düşündürür. İstemeyerek futbol kursuna giden çocuğun alışır diyerek devam etmesini sağlamak çok anlamlı değil. Karar verilen bir etkinlik için en az 1 ay çocuğa zaman verilmesi gerekir. Yaklaşık 10-11 yaşlarında çocuğun ilgisi ve yeteneği tespit edilmiş olur ve daha özelleşmiş kurslara katılabilir.
Spor aktivitelerine karar verirken, çocuğu çok sıkmayacak şekilde ve onun kararını da gözeterek yapılması
Bu karar çocuğun isteği ve kişilik özelliğine bağlı bir şekilde karar verilmelidir. Örneğin zaten çok hareketli ve hemen aksiyona geçme eğilimi olan bir çocuğu dövüş sporuna göndermek doğru olmaz. Ya da çok daha sakin daha çok masa başı faaliyetlerde başarılı olan bir çocuğu futbol kursuna göndermek yerine satranç gibi faaliyetlere yönlendirmek daha doğru olacaktır.