Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada 600 milyon işitme engelli birey var. Türkiye’de ise her yıl dünyaya gelen 1.300.000 bebeğin 2.000’i işitme kaybı ile doğuyor. Yenidoğan bebeklerde işitme kayıplarının önlenebilmesi ve bebeğin fiziksel, ruhsal gelişim sürecini olumsuz etkilememesi adına doğum sonrası yapılan “Yenidoğan İşitme Testi’nin” önemi büyük.
Günümüzde her yenidoğan bebeğe yapılmasını Sağlık Bakanlığı’nın da önerdiği işitme tarama testleri hakkında merak edilenleri Hisar Intercontinental Hospital Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanlarına sorduk…
Yenidoğan bebeklerde işitme kayıplarını engellemek için erken teşhis ve müdahalenin önemi nedir?
Bebekler çevrelerinden gelen işitsel, görsel duyusal uyaranlarla fiziksel ve ruhsal gelişimlerini sürdürerek tamamlarlar. Bu uyaranların eksik olması veya olmaması çocukların dil gelişimini etkilemekle birlikte akademik başarısızlık, sosyal ve duygusal sorunlar ve psikolojik bozukluklara da yol açabilir. Çocuk ne kadar erken, sesli uyaranları tam olarak algılamaya başlarsa dil ve sosyal gelişimi o derece sağlıklı ve düzgün olmaktadır. Bu nedenle dünyaya gelen her bebeğe taburcu olmadan işitme tarama testleri uygulanır. Bu testler; işitme engeli olduğu tespit edilen bebeklere gerekli müdahale ve rehabilitasyon sürecinin erkenden başlatılması açısından çok önemlidir.
Yenidoğanda işitme kayıplarının gelişim süreci nasıldır?
Doğumdan itibaren 2 yaşına kadar olan gelişim sürecinde irkilme refleksi dediğimiz yüksek ses şiddetine maruz kalan bebeğin sıçrar gibi hareket yapması gerekir. İleri derecede veya total işitme kaybı olan yeni doğanda sese karşı bu refleks oluşmaz. Yenidoğanın sese karşı reaksiyonları refleks bir olaydır ve sesin şiddeti ile orantılıdır. Sesin alınıp alınmadığı konusunda kabaca bilgi verir. Ancak işitme kaybının derecesini belirlemez.
Yenidoğanda işitme süreci;
- 3. aydan itibaren insan sesi en önemli uyaran haline gelir.
- 6-9 aylar arasında bebek, sesin geldiği yöne başını çevirir.
- 10. aydan sonra bebek, adı söylendiğinde reaksiyon vermeye başlar.
- 12. aydan sonra bazı sözlü komutlara yanıt verir.
- 18-24 aydan sonra ise kelime haznesi geliştiğinden işitme sistemi sözlü olarak araştırılır.
Yenidoğan bebeklere işitme testi nasıl yapılır?
Yenidoğanlara yapılan işitme testinde geçerli ve güvenilir sonuçlar elde etmek için özel test teknikleri gerekir. Tarama testi olarak adlandırılan Otoakustik Emisyon Testi‘nde, bebeğin kulaklarına belli şiddette sesler verilir ve beyin dalgaları ölçülerek duyup duymadığı anlaşılır. Bu test, bebeğe acı vermez, rahatsız etmez. Çok kısa süren ve sessiz bir ortamda gerçekleştirilen test, genelde bebek uyurken yapılır; çünkü bebeğin test sırasında ağlaması ya da sesler çıkarması, işitme yeteneğini kontrol etmeyi zorlaştırır.
Test sırasında anestezik veya sakinleştirici herhangi bir şey kullanılmaz. Bebeğin kulağının dış kısmının içine yumuşak uçlu bir alet konulduktan sonra, buradan kulağa ”klik” sesleri gönderilir. Kulak bu sesi işittiği zaman, kulağın iç kısmı (koklea) yankı yapar ve test uzmanı, bilgisayar aracılığıyla, bebeğin kulağının sese nasıl karşılık verdiğinin inceleyebilir.
Ayrıca işitme kaybının şiddetini ölçen; İşitsel Beyin Sapı Cevapları Testi (ABR) en sık kullanılan objektif testlerdendir. ABR testi başa yerleştirilen elektrotlar sayesinde uykuda olan yenidoğanın beyin sapında oluşan elektriksel dalgaların ölçümü ve değerlendirilmesi ile yapılan incelemedir.
Dikkat edilmesi gereken nokta bu testlerin yalnızca doğumsal işitme kaybı riski olan bebekleri belirleyebileceğidir, sonradan oluşabilecek işitme kayıpları için anne-baba, bebeğin diğer gelişimlerini nasıl takip ediyorlarsa işitme duyusunu da takip etmelidirler.
İşitme testi ne zaman yapılmalıdır?
Yenidoğanlarda doğumdan sonra yapılacak tarama testlerinde (OAE) başarısızlık söz konusu olursa 2 hafta sonra tekrarlanır. Başarısızlık tekrar ederse ABR testi ile işitme kaybı olup olmadığı araştırılır.
Gelişimi devam eden çocukların konuşma becerisi açısından kritik yaş aralığı nedir?
Yapılan çalışmalarda 6 aylıktan önce tespit edilen ve işitme cihazı ile düzeltilen işitme kayıplı bebeklerde, 6. aydan sonra tespit edilenlere göre kelime bilgisi, kendini ifade etme ve dil becerisinin çok daha başarılı olduğu gözlemlenmiştir. İleri derecede işitme kaybı olan çocuklarda dil becerisi ve kendini ifade etme gelişmez. Halk dilinde “duyamayan çocuk konuşamaz” sözünün de bu açıdan bir doğruluk payı vardır. En geç 4-5 yaşına kadar ses duymayan çocuk konuşmayı da öğrenemez. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü ilk 3 ay içinde işitme kayıplarının tespitini ve 6. aydan önce tedavi yapılmasını önermektedir.
İşitme kaybı açısından riskli durumlar nelerdir?
Yenidoğanlarda, işitme kaybı olan vakaların %50’sinde bilinen risk faktörleri yoktur. Canlı doğumların %10’unda işitme kaybına sebep olan risk faktörleri mevcuttur. Bunlar;
- İşitme kaybına sebep olabilen toxoplazma, rubella, kızamıkçık sitomegalovirüs veya herpes virüs enfeksiyonu geçirmek,
- Doğumdan sonra üç günden uzun yoğun bakımda kalmak,
- Ototoksik (yan etkilerinde kulağa zararlı etkisi olan bir kimyasal içeren ilaç) kullanımı,
- Gebelikte ototoksik ilaç kullanımı,
- Bakteriyel menenjit geçiren çocuklar,
- Ailede sağırlık hikâyesi olması,
- Bebeğin 1 kilo 500 gram ağırlığın altında doğması, doğum sırasında uzun süre oksijensiz kalması,
- Suni solunuma ihtiyaç duyması,
- Bebekte yüz-kulak anomalisi olması
- Sarılığın çok yüksek seyretmesi gibi işitme kaybı açısından riskli durumlarda testin mutlaka uygulanması gerekir.
Özellikle işitme kaybı açısından riskli bebeklerde gözlemlenmesi gereken semptomlar nelerdir?
- Beklenmedik yüksek sesli gürültülerde irkilme, ağlamama veya herhangi bir tepki vermeme,
- Seslenilince başını o yöne doğru hareket ettirmeme,
- 6-12 ay arasında konuşma sesi çıkarmama,
- Sorulduğunda tanıdık eşya veya kişileri göstermeme gibi belirtiler fark edildiğinde, daha ayrıntılı işitme testlerinin yapılması gerekir.