İftara saatler kala baş ağrısı, baş dönmesi, sinirlilik, terleme, bulanık görme, sersemlik, uyuklama gibi problemler yaşıyorsanız dikkat edin kan şekeriniz düşüyor olabilir.
Ramazan’da hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) yaşamamak için dikkat etmeniz gerekenleri Hisar Intercontinental Hospital Klinik Laboratuvarlar Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bekir Sami Uyanık’tan öğrendik…
Diyabet hastalarında dikkate alınması gereken bir sağlık sorunu olan hipogliseminin uzun süreli açlık, aşırı yorgunluk, egzersiz ve insülin başta olmak üzere, şeker ilaçlarının dozunun fazla olmasıyla ortaya çıktığını dile getiren Prof. Dr. Uyanık; ‘Sağlıklı kişilerde, uzun süre aç kalmalarda, kan şekeri düşmeye başladığında, vücutta salgılanan hormonların etkisiyle kan şekeri normal düzeyine çıkar. Yani hipoglisemiye fizyolojik bir cevap olarak, insülin hormonu salgılanması azalırken, kan şekerini yükseltmek üzere glukagon, adrenalin, kortizol ve büyüme hormonu artarak denge sağlanır. Şeker hastalarında, uzun süren açlıklarda, bu denge sağlanamayabilir ve hipoglisemi daha sık görülebilir. Bu sebeple diyabet hastaları, hekimlerinin kontrolünde ve onların tavsiyelerine göre oruç tutmalıdır. Çünkü diyabet hastasının beslenmesi ve ilaç dozlarının ayarlanması gerekir.’ diye konuştu.
Diyabet hastasıysanız bu önerileri dikkate alın!
- Özellikle uzun süren açlıktan sonra, iftarda çok hızlı ve kalorisi çok yüksek besinlerin yenilmesi, kan şekerini hızla yükselterek, hiperglisemi gibi önemli bir sağlık sorununa da yol açabilir. Mümkün olduğunca, kan şekerini çok daha yavaş yükselten, daha az insülin salgılanmasını sağlayan, glisemik indeksi düşük olan besinler tercih edilmelidir. Bu nedenle iftarınıza glisemik indeksleri 40 civarında olan, mercimek, domates ya da yoğurtlu çorba ile başlamak sağlığınız açısından daha yararlı olacaktır. Mümkünse kısa bir ara verip, yemeğe devam edin.
- Her zaman olduğu gibi, ramazanda da, kan şekerini hızlı yükseltmeyen, kabak, patlıcan, ıspanak, karnabahar, brokoli, marul, domates, biber, soğan gibi sebzelerle yapılan yemekleri tercih edin.
- Yine glisemik indeksi yaklaşık olarak 85 olan pirinç pilavı yerine, glisemik indeksi 45 olan bulgur pilavını tercih edin.
- Glisemik indeksleri sırasıyla 25 ile 45 arası değişen, barbunya, mercimek, nohut, kuru fasulye gibi baklagil yemeklerini sofranızdan eksik etmeyin.
- Tavuk, balık, yumurta, süt, peynir gibi proteinli içeren besinleri düzenli tüketin.
- Kan şekerini hızlı yükseltebilecek, 65-70 glisemik indekse sahip, kavun ve karpuz kontrollü yiyin. Mevsimin meyveleri olarak, daha düşük indeksli olan erik, şeftali, kiraz, armut, kayısı, üzüm de bile aşırıya kaçmayın.
- Meşrubat ve meyve suları yerine, sıvı ve mineral kaybını karşılamak üzere su, maden suyu, ayran, açık çay için.
- Ramazan’da uyku düzeni ve ritmi değiştiğinden, akşamları mümkün olduğu kadar daha erken saatlerde dinlenmeye çalışın.
- Çok sıcak ve güneşli havalarda dışarıda çok kalmamaya özen gösterin.
- Serinlemek için sık sık el, yüz ve ayaklarınızı yıkayın.
- Gün içerisinde birkaç defa ve iftar sonrasında kan şekerinizi ölçerek değerlerinizi not alın. Aşırı yükselme ve düşme söz konusu olursa mutlaka hekiminize danışın.
- Glisemik indeksi düşük olan besinlerle, sağlıklı beslenerek, uzun süre tok kalabiliriz. Böylece, hem hipoglisemiyi önlemiş, hem de yemek sonrası gelişen hiperglisemiyi kontrol altına almış oluruz. Ayrıca, daha az insülin salgılanarak, vücut yağlanmasını azalttığınız gibi, kan kolesterol ve trigliserit değerlerinizin de sağlıklı bir şekilde, normal seviyelerinde kalmasını sağlarız.