Kadınlarda özellikle menopoz döneminden sonra daha sık görülmeye başlayan ve tedavi edilmediğinde sağlıklı yaşlanma sürecini olumsuz yönde etkileyen osteoporozla ilgili merak edilen soruların yanıtlarını 20 Ekim Dünya Osteoporoz Günü’nde Hisar Intercontinental Hospital Klinik Laboratuvarlar Bölümü Başkanı Prof. Dr. Bekir Sami Uyanık’tan öğrendik…
Halk arasında kemik erimesi olarak bilinen osteoporozun zamanla kemikleri incelterek, daha kolay kırılmasına yol açan sessiz ve sinsi bir hastalık olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Uyanık; ‘Osteoporoz erken tanı ile önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. İhmal edildiğinde kırıklara ve deformasyonlara sebep olabilir. Kemik kendisini sürekli yenileyerek dinamik dengeyi sağlayan canlı bir dokudur. Diyet veya hormonal değişiklikler ya da başka hastalıklar nedeniyle bu denge bozulduğunda, dayanıklılığı sağlayan mineralleri azalır, kemik yoğunluğunu kaybeder, delikli, gözenekli, süngerimsi bir yapı ortaya çıkar. Osteoporoz riski bulunanlar, kalça, omurlar veya el bileklerinde kırık oluşuncaya kadar hastalığın çoğunlukla farkında olmadıklarından, bu hastalığa “sessiz hastalık” adı da verilmiştir. 50 yaş sonrası kadınlarda daha çok görülen osteoporoza bağlı kırıklar; ciddi ağrılara, uzun süreli veya kalıcı sakatlıklara da yol açarak hastaların genel sağlık durumunu bozması ve yaşam kalitesini azaltmasının yanında, ölüm riskini de artırır. Birçok hastalık direkt olarak osteoporoza neden olabildiği gibi; bazı hastalıkların tedavisi sırasında kemik sağlığı, göz önünde bulundurulmazsa osteoporoz şiddetlenmiş şekilde karşımıza çıkabilir’ diye konuştu.
Osteoporozda risk faktörlerini göz ardı etmeyin!
- Ailede osteoporoz ve sık kemik kırıkları varsa,
- Düşük vücut ağırlıklı minyon bir yapıya sahipseniz,
- Sigara ve aşırı alkol tüketiminiz varsa,
- İştahsızlık ya da beslenme bozuklukları yaşıyorsanız
- Yeterli kalsiyum ve D vitamini almıyorsanız,
- Uzun süredir steroid içeren ilaçlar kullanıyorsanız,
- Hareketsiz bir yaşam tarzını benimsediyseniz,
- Egzersiz yapmak size yük gibi geliyorsa,
- Böbrek, akciğer, tiroid, romatizma, mide ve bağırsak hastalıkları yaşıyorsanız,
- Menopoz sonrası dönemdeyseniz (Bu dönemde kadınlarda östrojen hormonunun azalması osteoporoz riskini artırır),
- Andropoz dönemindeyseniz (Erkeklerde yaşla birlikte testosteron hormonu düzeyinde düşme görülür) risk altındasınız.
Osteoporozdan şüpheleniyorsanız…
Laboratuvar testleri dışında, Kemik Mineral Yoğunluğu Testi, osteoporozu belirlemek için kullanılan birincil ve önemli bir tanı testidir. Ayrıca kemik erimesi veya kemik kitlesinde azalma, hastalık riskinde artış, menopoz ve hormon eksikliği veya kemik kaybını artıran başka bir hastalık olup olmadığını belirlemek için gerek kanda, gerekse idrarda bazı önemli testler yapılır. Bunlar;
- Kan ve idrar kalsiyum düzeyleri
- Kan fosfor düzeyi
- Kan D vitamini düzeyi
- Kan Paratiroid hormonu düzeyi
- Kan Tiroid hormonları düzeyi
- Kan Folikül stimulan hormon düzeyi
- Kan Östradiol düzeyi
- Kan testosteron düzeyi
- Kan Alkalen Fosfataz düzeyi
- Kan Osteokalsin düzeyi
- Kan C terminal telopeptid
- Kan Prokollajen Tip 1 N-telopeptid.
- İdrar Deoksipridinolin (Pyrilinks-D)düzeyidir.