Yaz geldi… Deniz, kum, güneş üçlüsü yeniden bir araya geliyor. Yazı bronzlaşarak tamamlayayım diye düşünüyorsanız bu yazıyı okumanızda fayda var. Bronzlaşmak uğruna cilt kanserine davetiye çıkarmamanın elinizde olduğunu biliyor muydunuz?
Hisar Intercontinental Hospital Dermatoloji Uzmanları’ndan cilt kanseri ve cilt kanserine davetiye çıkarmamak için yapılması gerekenleri öğrendik…
Güneş cildinizin dostu olsun; düşmanı değil!
Cilt kanserlerinin % 90’ının gelişme sebebi güneş ışığına bağlı UV radyasyondur. Bu nedenle güneşten korunmak, cilt kanserinden korunma kurallarının en başında gelir. Güneşin zararlı ışınlarından korunmak için;
- 10.00-16.00 saatleri arasında güneşlenmeyin ve mümkünse güneşin altında bulunmayın.
- Güneşten koruyucu giysiler giyin.
- Çok açık tenli ya da güneşe bağlı olarak artış gösteren cilt problemleriniz varsa daha yüksek koruma kapasiteli ürünler kullanın.
- Kolay uygulanabilir, UVA UVB’ye karşı korumalı ve uzun süreli etkinliğini devam ettirebilir güneş koruyucular kullanın.
- Kulaklarınız ve dudaklarınız dahil, koruma faktörü en az 15 olan güneşten koruyucu kremler tercih edin. Güneşe maruz kalan tüm cilt bölgenizi koruyucu kremle kaplayın.
- Güneş kremini güneşe çıkmadan 15-30 dakika önce sürün ve 2 saatte bir tekrarlayın. Eğer yüzdüyseniz veya terlediyseniz kremi daha sık tekrarlayın.
- Şapka takın.
- Mutlaka güneş gözlüğü kullanın.
- Çocuklarınıza güneş altında değil; gölge alanlarda olmaları gerektiğini ‘Gölgenin boyu senin gerçek boyundan kısa olduğunda gölge alan ara’ kuralıyla öğretin.
Yaşadığınız Yer Cildiniz İçin Önemlidir!
Güneş ışınlarının uzun süreler ve dik bir şekilde insana temas ettiği ekvatora yakın bölgelerde, uzun süre güneş altında çalışılan bölgelerde, radyoaktif materyale maruziyet olan bölgelerde (Çernobil kazasına yakın bölgeler, Japonya’daki nükleer kazaya yakın bölgeler gibi) cilt kanseri gelişme riski artar. Rüzgar ve nemin fazla olduğu bölgeler UV etkisini artırarak cilt kanseri gelişimi riskini yükseltir. Ayrıca yükseklik arttıkça cilt kanseri gelişimi riski de artar. Uzun süre güneş ışınlarına maruz kalanlarda (çiftçi, denizci gibi) özellikle UV-B ışınları, deri DNA’sında fotokimyasal hasar oluşturarak DNA’nın onarım mekanizmasını bozar. Önceleri zararsız olduğu ifade edilen UV-A, absorbe edilen UV-B’nin etkilerini artırarak (co-karsinojen) tetikleyici ve yardım edici etki gösterir. İnfrared enerji de kanserleşmeyi hızlandırır. UV-C de kanserojendir, ancak ozon tabakası tarafından tamamen absorbe edildiğinden yeryüzüne inmez. Florokarbonların kullanımı ile incelen ya da delinen ozon tabakası az da olsa UV-C’nin bir kısmını aşağıya geçirir.
Çocukluk Dönemindeki Güneş Yanıkları Gelecekte Cilt Kanserine Dönüşebilir!
Kanser gelişimi uzun yıllar süren ‘karsinojenez’ adı verilen bir süreçtir. Yaşam boyu güneşe maruz kalmanın %50-80’i 18 yaşından önce tamamlanır. Çocukluk çağında tekrarlayan güneşe maruziyet ve güneş yanıkları, hücre DNA’sında çeşitli hasarlar oluşturur. Bu hasarlı hücreler yok edilemezse, gelişir ve zararlı proteinler üretir. Yıllar içinde kanser hücreleri çoğalarak belirgin hale gelebilir. Bu nedenle güneş yanıklarından, çocukluk çağında olduğu gibi, her dönemde kaçınılmalıdır.
Cildinizin Doğal Rengini Koruyun!
Solaryum gibi yapay bronzlaştırıcı cihazların kullanımından kaçınılmalıdır. Bronzlaşma sağlayan bu cihazlarda, UV B ışını filtre edilmesine rağmen, UV A radyasyonu normal güneş ışığında bulunduğundan daha fazla bulunur. UV A ışınları cilt kanseri gelişiminde risk faktörüdür.
Cilt Kanseri
Cilt kanserleri, cilt hücrelerinde oluşan ya da ciltte bulunan kanserlere verilen ortak isimdir. Büyük bir çoğunluğu cildin en üst tabakası olan epidermiste bir bölümü de daha alt tabakalarda gelişir. Cilt kanserleri, tüm kanser vakalarının % 50’sinden fazlasını oluşturduğu için dünyada en sık izlenen kanser türlerinden biridir. Dünyada yıllık cilt kanseri sayısının %2,1 oranında arttığı tahmin edilmektedir.
Cilt Kanseri Türleri
En sık görülen cilt kanserleri bazal hücreli karsinom (BCC), skuamöz hücreli karsinom (SCC) ve malign melanom olarak sıralanır. Cilt kanserlerinin % 75-80’ini BCC, %15-20’sini SCC ve % 1-2’sini malign melanom oluşturur. Cilt kanserlerinden ölüm sebebinin çoğu malign melanomdur. Bunların dışında memenin Paget hastalığı, Merkel hücreli karsinom, sebase karsinom, ekrin karsinom, dermatofibrosarkoma protuberans, Kaposi sarkomu ve kütanöz T-hücreli lenfoma nadiren görülen cilt kanserleridir. Vücuttaki diğer bölge kanserleri de cilt bölgesine yayılım (metastaz) gösterebilir. Cilt kanserlerinin tespit ve kayıtları yeterli olmadığı için miktarları hakkında net istatistiksel bilgi yoktur. Yalnızca Amerika’da bile yılda 1 milyondan fazla yeni cilt kanseri oluşumu olduğu tahmin edilmektedir.
Cilt Kanseri Erkekleri Daha Fazla Seviyor…
Ömür boyunca cilt kanseri gelişme riski, erkeklerde kadınlara göre daha fazladır. Erkeklerde BCC ve SCC gelişme riski kadınlara göre 2 kat daha fazladır. Kanser oluşum süreci uzun bir süreç olduğundan her türlü kanser gibi cilt kanseri de ileri yaşta daha fazla izlenir. Cilt kanseri her renge sahip insanda görülebilir. Fakat özellikle açık tenli, mavi gözlü, sarışın veya kızıl saçlı, güneş ışığına maruz kaldığında yanmaya veya çillenmeye meyili olan, güneş ışığına maruziyet öyküsü bulunan insanlarda cilt kanseri gelişimi riski artar. Ailesinde cilt kanseri öyküsü bulunanlarda, cilt kanseri gelişimi riski yüksektir. Koyu tenlilerde ise malign melanom adlı cilt kanseri güneş ışığının temas etmediği ayak, tırnak, ağız mukozası ve genital bölgelerde izlenir. Aynı bölgede yaşayan, açık tenlilerde koyu tenlilere göre malign melanom gelişme riski 10 kat daha fazladır.
Cildinizdeki Değişiklikleri Dikkate Alın…
Sağlıklı bir kişiyseniz cildinizde bulunan veya sonradan çıkan benleri, lekeleri takip ederek tehlike sinyali olabilecek bu durumlara dikkat edin.
- Üç haftada iyileşmeyen açık yaranız varsa,
- Benlerinizde renk değişikliği, ölçü ya da kalınlığında büyüme ya da küçülme varsa,
- Benin etrafındaki ciltte kızarıklık, beyazlaşma ya da şişme görülüyorsa,
- Kaşıntı ya da acı varsa,
- Kanama görülüyorsa,
- 25 yaşını geçtiğiniz halde yeni çıkan benleriniz varsa plastik cerrahi ya da cildiye uzmanına başvurun.
‘Dermatoskopi’, deri yüzeyi mikroskopisidir. Pigmentli lezyonların ve benlerin tanısında kullanılır. Dermatoskop ile pigmentli lezyonlar 30 kat büyütülerek, tüm gövdenin ben haritalanması yapılabilir. ‘Bilgisayarlı dermatoskop’ ile derideki ben ve lekeler değerlendirilerek ‘Ben haritası’ çıkarılır. Benlerin zaman aralıklarında değişimlerinin saptanması ve incelenmesi bilgisayar ekranında kolayca yapılabilir. Hasta doktoru ile beraber bu değişimleri ekranda aynı anda eski bulgularla karşılaştırarak görebilir. Sonraki kontrollerde elde edilecek görüntüyle karşılaştırma şansı sağlanır. Dijital dermatoskop bende izlenen şüpheli değişiklikleri matematiksel olarak hesaplar ve malign melanom (deri kanseri) riskini gösteren bir indeks oluşturur. Bu indeks tanıda ve tedavinin planlanmasında yardımcıdır. Çıplak gözle erken evre cilt kanserinde (malign melanom) tanı şansı %60 iken dijital dermatoskopik inceleme ile %90’ın üzerine çıkar.
Cilt Kanserinden Korunmak ve Erken Tanı İçin Düzenli Kontrol Çok Önemli…
Cilt kanserlerinde erken tanı çok önemlidir. Erken safhalarda ve küçük boyutlarda iken yakalanan cilt kanserlerinin tedavisi çok daha kolay ve kesin olur. Bu nedenle en az yılda bir kez cilt muayenesi olmalı ve kendi kendilerini muayene etme konusunda bilinçlenmelidir. Şüpheli cilt lezyonları plastik cerrahi uzmanı tarafından değerlendirilip cerrahi olarak çıkarılır ve histopatolojik inceleme yapılır. İnceleme sonucu kötü huylu olmayan lezyon tespit edilirse ek tedaviye gerek yoktur. Cilt kanseri tespit edilmişse ve inceleme tümörün tümünün çıkarıldığını belirtiyorsa ek tedaviye gerek duyulmayabilir. Tümörün tümü çıkarılmamışsa yeniden eksizyon veya geniş eksizyon gerekebilir. SCC ve malign melanom gibi cilt kanserlerinde sentinel lenf bezi örneklemesi, lenf bezi diseksiyonu gibi ek cerrahi yöntemler gerekebilir. İleri dönem cilt kanserleri, yayılım göstermiş olan cilt kanserleri ve malign melanom hastalarında kemoterapi ve radyoterapi seçenekleri de onkoloji uzmanıyla birlikte değerlendirilir.
SCC ve BCC gibi cilt kanserleri ihmal edilir ve aşırı büyümesine izin verilirse, cerrahi tedavi zorlaştığı için göz, burun, kulak gibi yüzeysel organlar zarar görebilir. Geç dönemde tespit edilen malign melanom kanserli hastalarda ise tedavi şansı yok olabilir. Bazal hücreli karsinom adı verilen en sık görülen cilt kanseri neredeyse hiçbir zaman vücudun başka bir bölgesine yayılmaz. Sadece bulunduğu bölgede büyüme ve tahribat yaratma özelliği gösterir. Bu kanser dokusu, özellikle küçük boyutlarda iken tespit edildiğinde cerrahi yöntem ile tedavi edilir. Ölüme neden olmaz. Fakat göz, burun gibi bölgelere yakın izlendiğinde ve tıbbi tedavi çok geciktirildiğinde büyük boyutlara ulaşabilir ve önemli cilt bölgelerini tahrip edebilir. Bu durumda, ameliyat sırasında göz ve burun bölgesi kayıpları zorunlu hale gelebilir. Daha geniş yapılan ameliyat sonrası, yaraların rekonstrüksiyonu (kapatılması) için flep veya greft (cilt dokusu nakli) gerekebilir. Fakat en kötü huylu olan cilt kanserlerinden ölümlerin ana sebebi olan malign melanomda bile erken dönemlerde çok yüksek olarak tedavi şansı bulunmaktadır. Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde, erken teşhis dolayısıyla, malign melanom cilt kanserinde tam tedavi %85 iken, gelişmekte olan ülkelerde erken teşhis ve gerekli tedavinin yapılmaması nedeniyle malign melanomda tedavi şansı % 40’a düşer.
Cilt Kanseri Tekrarlayabilir Bir Hastalıktır!
En iyi huylu cilt kanseri olan bazal hücreli karsinom, göz, kulak ve burun etrafı bölgelerde olduğu zaman yeterli tedaviye rağmen tekrarlayabilir. Bu bölgelerde ilk seferde tedavi % 80 civarıdır. Tekrar cerrahi gerekebilir. İlk tedavi yeterli olmasına rağmen, özellikle yüzde ilk kanserden bağımsız yeni cilt kanserleri oluşabilir. Cilt kanseri gelişme riski bulunan hastalar özellikle bu konuda dikkatli olmalı ve şüpheli durumlarda doktora başvurmalıdır. Malign melanom ve SCC cilt kanseri olan hastalarda uzak bölgeler yayılım açısından dikkatli olunmalı ve gerekli tetkik ve taramalar yapılmalıdır. Uzak yayılımların olduğu durumlarda ek cerrahi, gerekirse kemoterapi ya da radyoterapi verilebileceği akılda bulundurulmalıdır. Tedavi sonrası takip, kanserin çeşidine ve evresine göre değişmekle birlikte iyileşme süreci tamamlandıktan sonra 3 aylık süreçte aylık, sonraki 6 aylık süreçte 3 aylık ve daha sonra 6 aylık sürelerde yapılır. Bu sürelerde şüpheli lezyonlar olduğunda daha erken sürelerde muayene ve takip planlanır.