Dünya Sağlık Örgütü tüm dünyada yaklaşık 350 milyon insanın diyabet hastası olduğunu açıkladı. Bu sayı göz önünde bulundurulduğunda dünyadaki her 10-15 kişiden birinin diyabet hastası olduğu sonucunu ortaya çıkarıyor. Ülkemizde ise yaklaşık 6 milyon diyabet hastası var. Belki bu kadar insan da gizli diyabet ya da diyabet hastası adayı olarak yaşıyor… Diyabet vücudumuzdaki tüm organları olumsuz yönde etkilese de özellikle kalp, böbrekler ve göz en çok etkilenen organlar. Gözümüzün nasıl etkilendiğini ve ne gibi problemlere yol açtığını Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanlarından öğrendik…
Diyabet göze ne tür hasar veriyor?
Diyabet katarakt gelişimini hızlandırır, göz tansiyonuna ve göz kaslarında felce neden olabilir. Verdiği hasarın derecesi göz hareketlerini sağlayan sinirlerdeki hasarın durumuna bağlı olarak değişir. Hastanın gözü kayar ve çift görmeye başlar. Bu süreçte diyabet kontrol altına alınabilirse birkaç ay içinde göz kayması kendiliğinden düzelebilir.
Diyabetik retinopati (Ağ tabaka hasarı)nedir?
Diyabetin gözde yarattığı en önemli problem ‘Diyabetik Retinopati’ adı verilen gözdeki ağ tabakasının tutulumudur. Tip 1 (insüline bağımlı diyabet) diyabeti olan hastalarda %40 oranında görülen bu durum Tip 2 diyabeti olan hastalarda %20 oranındadır. Diyabetik Retinopati 20-70 yaş arasında görülen körlüklerin en sık nedenidir. Diyabet hastalığının süresi göz tutulumunu etkileyen en önemli faktördür. İlk 5 yıl içinde diyabetik retinopati ihtimali son derece düşüktür. On yıl sonra bu ihtimal %50 ve 30 yıl
sonra %90’dır. Göz tutulumu için diğer bir risk faktörü de şeker, kan yağları ve diğer metabolik faktörlerin kontrolüdür. Diyabet kontrol altına alınmazsa retinopati daha çabuk gelişir ve daha kötü seyreder. Sistemik hipertansiyon, böbrek hastalıkları, gebelik ve kansızlık da diyabetik retinopati gelişim ve seyrini etkiler. Şeker gözün retina tabakasında hücrelerin bozulması, küçük damarlarda genişlemelere ve damar tıkanıklıklarına yol açar. Böylece damar içerisindeki sıvı, protein ve yağların dışarı kaçışını engelleyemez ve retinada retinal ödem adı verilen kalınlaşma oluşur. Ödem görme merkezinde oluşursa makula (sarı nokta) ödemi adı verilir ve erken dönemde görme azalmasından sorumludur. Ayrıca damar duvarındaki baloncuklar zaman içerisinde patlayarak küçük kanamalara yol açar.
Belirtileri
Diyabete bağlı, gözdeki ağ tabakası hastalığı genellikle belirti vermez. Eğer, diyabeti bulunan kişilerde görme azlığı şikayetleri başlarsa ağ tabakası hastalığının ileri dönemde olduğu düşünülür. Işık çakması, siyah noktalar, sinek uçuşması ve örümcek ağ görüntüleri gibi belirtiler de verebilir. Görme merkezi ödemi (makula ödem)
başlamışsa görme azalması, eğik ve kırık görme ve renk körlüğü gibi şikayetler ortaya çıkabilir.
Diyabet hastasıysanız göz kontrollerinizi aksatmayın!
Diyabetli hastalar, özellikle Tip 2 diyabet hastası olanlar, hastalıklarının başlama zamanını tam anlayamazlar. Bazen sadece göz şikayetleri ile doktora gelen ve yapılan muayenesinde diyabetik retinopati bulunarak şeker hastalığı teşhisi konulan birçok hasta olur. Diyabet hastalığının göze hasar verip vermediğini tespit etmenin en
güzel yolu iyi bir göz muayenesinden geçmektir. Göz muayenesinde, çeşitli aletlerle göz dibiniz değerlendirilerek, görmenizde bir azalma fark etmeden ciddi bir hasar varlığı tespit edilebilir. Göz dibinde kanama tespit edilirse göz anjiyosu yapılarak göz dibi fotoğraflarınız çekilir. Anjiyo ile sinir tabakasındaki tahribatın şiddeti, lazer tedavisi
gerekip gerekmeyeceği ve gerekiyorsa kaç seans yapılacağı anlaşılır. Özellikle sarı noktanın etkilenip etkilenmediğini anlamak için göz bebekleri büyütülmeden birkaç dakikada OCT (optik cohorens tomografi) testi yapılır. Son 10 yılda diyabet hastalığının görme azalmasına yol açan problemlerinin anlaşılmasında ve tedavinin yönlendirilmesinde oldukça önemli katkıları olmuştur. Hamilelik retinopati hastalığını hızlandırabilecek bir etken olduğu için diyabetik anne adaylarının 2 ayda bir göz kontrollerini yaptırmaları gerekir. Ayrıca hipertansiyon ve böbrek hastalığı gibi sistematik rahatsızlıklarda tahribat daha hızlı ilerleyeceği için daha sık muayene olunması gerekir. Gözlük muayenesi için kan şekerinin en az bir ya da iki hafta kontrol altında olması gerekir. Kan şekeri yüksek iken verilen gözlükler, kan şekeri normale döndüğünde uygun olmayabilir. Sinir tabakasında hasar olmadan bile kan şekerindeki hızlı değişiklikler, görmede oynamalar meydana getirebilir.
En iyi tedavi diyabetin gözünüze zarar vermesini önlemektir!
Kan şekeri sürekli kontrol altında tutulduğunda uzun süreli görme kaybı riski önemli ölçüde azaltılmış olur. Yüksek tansiyon ve kan yağlarının yüksek olması da diyabetin gözdeki tahribatını artırır ve bunlar kontrol edilmelidir. Böbreklerle ilgili sorun varsa bunların da tedavisi gereklidir. Makula ödemi görülen hastalarda yaygın olarak göz içerisine ince iğnelerle ilaç uygulaması yapılmaktadır. Bu uygulamalarla hastanın görme kaybı tedavi edilmekte ve kısmen eski görme seviyesine döndürülmektedir. Argon lazer tedavisi diyabete bağlı körlüklerin önlenmesinde altın standarttır. Göz bebekleri damla ile büyütülerek anestezi yapılır. Bir seans yaklaşık 5-10 dakika kadar sürer. Her bir gözün kaç seans lazere ihtiyacı olduğu göz anjiyografisi ile belirlenir. Lazer ile tedavi şansını kaçırmış ve hastalığı çok ilerlemiş hastalarda, vitrektomi ameliyatları yapılır. Çoğunlukla lokal anestezi altında dikişsiz yapılan
bu ameliyatlarla tedavi tamamlanır. Geç kalınmamış hastalarda diyabetik retinopati tedavi edilebilir ve önlenebilir bir hastalıktır.