Eskilerin “amansız hastalık” olarak nitelendirdiği verem, günümüzde hala geçerliliğini yitirmiş değil. Toplum sağlığını ileri derecede tehdit eden hastalığın mikrobu, vücut savunmasından saklanıp yıllarca vücutta belirti vermeden kalabiliyor. Büyük ölçüde çaresi bulunmuş, tedavide iyileşme oranı %90 ları bulmuş olsa da hala ölüme götürebilme riski buluyor. Hisar Intercontinental Hospital Göğüs Hastalıkları Bölümü Uzmanları “verem hastalığı” hakkında bilgi verdi
Verem hastalığı 5 yıl öncesine göre giderek azalmakta
Verem büyük ölçüde bakteriye benzeyen bir mikroptur. Mikrobun, solunum yoluyla vücuda girmesi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Enfeksiyonu hastalıktan ayırt etmek oldukça önemlidir. Enfeksiyon bölümünde mikrop sadece vücuda girer fakat hastalık oluşturmaz. Ne zaman ki şikayetler ve belirtiler ortaya çıkar, o zaman enfeksiyon hastalığa dönüşmüş olur.
Verem herkeste görülebilir
Vücut bağışıklık sistemi düşük olanlar, 2 yaşın altındaki bebekler, 65 yaş üstü kişiler, kalp hastaları, akciğer hastaları, sosyo-ekonomik imkanları yeterli olmayan kişiler, kanser tedavisi görmekte olan kişiler, beslenme düzenine dikkat etmeyen, alkol ve sigara kullanan kişilerde görülme sıklığı oldukça fazladır.
Verem mikrobunun dünya üzerinden silinmesi mümkün değil
Büyük ölçüde bu mikrop insandan insana, solunum yolları ile bulaşmaktadır. Verem hastalığı olan bir insan konuştuğu, öksürdüğü veya hapşırdığı zaman ortaya çıkan hava kabarcıkları havaya yayılır ve asılı kalır. Eğer kişi risk faktörleri de taşıyorsa, verem basilleri vücuda girip akciğerlere yerleşir. Herhangi bir nedenle bağışıklık sistemi zayıfladığında da; basiller çoğalmaya, kana karışmaya ve lenf bezlerine karışıp ve diğer organlara yayılmaya başlar. Bazı durumlarda akciğerin içinde de oluşabiliyor.
Eğer vücut direnciniz düşükse..
Verem hastalığının en karakteristik özelliği dünyadaki tüm enfeksiyon hastalıkları içerisinde en sık görüleni olmasıdır. Tahmin edilen rakamlara göre her 3 kişiden 1 nin vücudunda verem mikrobunun olduğu düşünülmektedir. Verem hastalığı mikrobu vücutta pasif durumdaysa herhangi bir zarara yol açmıyor. Fakat bağışıklık sistemi uzun süreli zayıflamaya başlarsa, uyuyan mikroplar aktif hale gelip, çoğalıp, dağılmaya ve sonunda da hastalığa yol açabiliyor.
Kuru öksürüklere dikkat!
Veremin gösterdiği ilk belirti, kuru öksürükle başlayıp, balgamlı öksürüğe dönüşmesi gelir. Gece kıyafet değiştirecek kadar aşırı derecede terlemek, sırt ağrıları, halsizlik, iştahsızlık, isteksizlik ve kilo kaybı belirtileri kendini göstermeye başlar. Bazen öksürüklü balgamda kan görülebilir ve şiddetli göğüs ağrılarına yol açabilir.
“Ben aşı oldum asla verem olmam” en büyük yanılgı
Verem aşısı kişiyi hastalık oluşturma riskinden koruyor. Ülkemizde verem aşısı yenidoğan dönemi, çocukluk dönemi bir de askerlik döneminde yapılıyor. Hastalığın kesin tanısı balgam incelemesi ile konulur. Doğru tanı için, balgamda verem mikrobunun gösterilmesi önemlidir. Bunun için mikroskobik muayene ve kültür testi yapılmalıdır.
Verem hastalığı sadece akciğerde görülmüyor
Verem sadece solunum sisteminde görülür algısı tamamen yanlıştır. Verem mikrobu solunum sisteminden alınıp hangi organa yerleşirse, hastalık o organda görülür. Hastalık hemen hemen her organda görülebilir. Beyinde, omurgada, kemiklerde, böbreklerde, karaciğerde ve sindirim sisteminde de oluşabilir.
Şeker hastalığı yüksek oranda tehlike yaratıyor
Verem hastalığında öncelikli korunma aşı ile sağlanmaktadır. Akciğer, kalp ve şeker hastalığına sahip kişiler verem için büyük risk taşır.
Şeker hastalığında özellikle verem daha fazla görülebiliyor. En önemli nedeni de, şeker hastalığında düşen vücut direnci, verem hastalığına zemin hazırlayabiliyor. Kontrol edilemeyen şeker hastalığında ve aşırı şişmanlarda verem görülme sıklığı artabiliyor.
Verem diğer organlarda bulaştırıcı özelliği taşımıyor
Verem hastalığında tedavi, yüksek oranlarda başarı göstermektedir. Tedavi süresi en az 6 aydır. Sadece akciğerde görüldüğünde bulaştırıcı özelliği bulunan hastalığın, ilk iki haftasında hastalar daha izole ve özel bir ortamda tutuluyor. İki hafta sonrasında hasta bulaştırıcı özelliği taşımadığı için taburcu edilebiliyor. Verem savaş dispanserleri tarafından da tedaviler çok sıkı ve düzenli bir şekilde takip edilmektedir.
Kişide ilaç direnci varsa..
Kişi de ilaç direnci varsa tedavi süresi daha uzun sürebiliyor. Hastalık sürecinde kişinin oldukça yakından takip edilmesi gerekir. Verem ilaçlarının yan etkileri genellikle karaciğer üzerinde görülmekle birlikte, kan değerlerini değiştirip, mide üzerinde kusma ve bulantıya neden olabiliyor.