Türkiye’de yaklaşık 100 bin kişide görülen ve nedeni tam olarak bilinmeyen Parkinson hastalığı; yavaş ve sincice hareket edebiliyor. Kişide özellikle, yürüme ve konuşma bozukluğu, ellerde titreme, denge kaybı ile birlikte hareket kısıtlılığı oluşturabilen hastalık, önlemi alınmadığı takdirde, kişinin günlük yaşamını ileri boyutlarla etkileyebiliyor.
11 Nisan Dünya Parkinson Günü’nde Hisar Intercontinental Hospital Nöroloji Bölümü uzmanları, Parkinson hastalığının oluşturduğu riskler ve tedavisinde uygulanan yöntemler hakkında bilgi verdi.
Parkinson hastalığında aile öyküsü önem taşıyor
Beyinde dopamin eksikliğinden kaynaklanan Parkinson hastalığının, kesin olarak nedeni bilinmese de, aile öyküsü ve çevresel faktörlere maruz kalma durumu hastalığı tetikleyebilmektedir. Özellikle 45 – 70 yaşları arasında, sıklıkla da 60 yaş üstü bireylerde görülebilen hastalık, erken yaşta ailesel faktörlerin etkisiyle de ortaya çıkabilmektedir. Çevresel risk faktörlerinde, kuyu suyu, pestitiler ve kimyasal maddelere uzun süreli maruziyet Parkinson hastalığının geliştirme riskini artırmaktadır.
Her titreme Parkinson belirtisi değil!
Parkinson hastalığı genel olarak yavaş ve sinsice başlar. Fakat hastalık ilerleyip, asıl belirtiler ortaya çıktığında el, kol ve bacaklarda titreme veya tremor, hareketlerde yavaşlama, kol ve bacaklarda katılık, yürürüken kolları sallayamama, ayakların yere yapışması öne eğik yürüme ve konuşma bozukluğu gibi belirtilerle kendini göstermektedir. Genel olarak hastalığın asıl şikayetleri; elde, çenede, dudakta başta oluşan titremelerdir. Her titreme Parkinson hastalığının belirtisi olmayacağı gibi, aşırı stres ve korku durumları ile ailesel geçişli iyi huylu ailesel tremor ve tiroid bezini hızlı çalıştıran hastalıklar da titreme yapabilmektedir.
İleri evrede hareket kısıtlılığı yaratıyor
Hareketlerde yavaşlamayla başlayan Parkinson hastalığı, zamanla kişinin günlük hayat rutinini de etkilemeye başlamaktadır. Kişi, hastalık ilerledikçe yemek yeme, ayakkabı bağlama, yazı yazma gibi hareket ve güç gerektiren işleri yapamaz hale gelirken, temel hareketleri de kısıtlanmaya başlar. Hastalığın ileri seviyesinde kişi ayağa kalkmada zorlanmaya başlarken, zamanla adım dahi atamaz hale gelebilmektedir.
Mutlaka bir nöroloğa muayene olun
Günümüzde Parkinson hastalığının kesin tanısı için özel olarak uygulanan herhangi bir test bulunmamaktadır. Fakat gidilecek olan bir nörolog tarafından muayene ile belirtiler saptanıp, beyin görüntüleme tetkikleri BT/MR ile ayırıcı tanı yapılır. Pet gibi tarama testleri ve dopamin sistemini ve metabolizmasını ölçen bazı ileri tetkikler ile tanılar doğrulanır.
Tedavi yöntemi hastalığın durumuna göre belirleniyor
Parkinson hastalığı tedavi ile tamamen düzelebilen bir hastalık değildir. İlaç kullanımı ile hastalığın belirtileri önemli oranda azaltılabilirken, kullanılan ilaçlar kişinin hareket, koordinasyon ve davranış ile ilişkili bir beyin kimyasal maddesi olan dopamini etkileyerek yarar gösterirken, ilaçların ömür boyu düzenli kullanımı hastalığın seyri açısından önem taşımaktadır. Parkinson hastalığının tedavisi hastalığın seviyesi ve kişide gösterdiği etkilere göre değişebilmektedir. Tedavi tümüyle hastanın yaşam kalitesini artırmak için planlanmalıdır. İlaç tedavisi dışında çok şiddetli titreme, hastalığın iyileşme-kötüleşme dalgalanmaları, ilaçlara bağlı yan etki gibi durumlarda Parkinson hastalığında cerrahi tedavi olarak beyin pili ameliyatları yapılabilmektedir.
Düzenli yapılan spor beyinde dopamin seviyesini yükseltiyor
Parkinson hastalığında, kişilerin ileri evrelerde oluşabilecek hareket bozukluklarına karşı mutlaka fiziksel ve mental olarak bir fizyoterapistten düzenli yardım alması gerekir. Zamanla ilerleyen hastalıkta, düzenli ve disiplinli yapılan egzersiz ile beyinde kan akışını hızlanarak dopamin seviyesi artabiliyor. Bu sayede kişi günlük yaşam aktivitelerini daha rahat yapabiliyor.