Bir çocuk sahibi olmaya karar verildiği ilk andan itibaren yaşanan heyecan doğum günü yaklaştıkça artmaya başlar ve doğum anıyla birlikte doruğa ulaşır. Anne ve babanın dünyadaki en önemli ortak eserleri olan bebek, kucağa alındığında ise yaşanan dokuz ay on günlük heyecan yerini tarifi imkansız bir huzur ve mutluluğa bırakır. Artık, anne ve babanın bundan sonraki hayatında attıkları her adımda çocukları ön plandadır. Onların mutlu, başarılı ve en önemlisi sağlıklı bireyler olarak yetişmeleri en büyük hedef haline gelir. Ancak bazı çocuklar hayata akranlarından daha zorlu bir sınavla başlayabilirler. Maalesef, ülkemizde her yıl 3.000 ile 3.500 doğumsal kalp hastalığı olan bebek dünyaya geliyor. Bu çocukların yaklaşık yarısı yapılacak tedaviler ve kalp ameliyatları ile sağlıklı, normal bir hayat sürdürebilme şansına yeniden kavuşabiliyor. Günümüzdeki bilgi, deneyim ve teknolojik imkânlarla, önceleri umutsuz gibi görünen kalp ve damar hastalıkları artık iyileştirilebiliyor.
Bebekler Neden Kalp Hastalığı ile Doğar?
Doğumsal kalp hastalıklarının çoğunun nedeni bugün için tam olarak bilinmese de bazı faktörlerin bu hastalıklara neden olabileceği kabul görmüştür. Basitçe açıklamak gerekirse, doğumsal kalp hastalıkları bebeğin anne karnındaki gelişimi sırasında kalbin normal gelişimini tamamlayamaması nedeniyle oluşur.
Buna etki eden faktörler ise şu şekilde sıralanabilir:
- Anne, baba veya yakın akrabalarından birinde doğumsal bir kalp hastalığı bulunması,
- Akraba evliliği,
- Hamileliğin özellikle erken döneminde bilinçsiz ilaç kullanımı
- Hamileliğin özellikle ilk 3 ayında geçirilen enfeksiyonlar (bebeğin kızamıkçık, CMV, HIV enfeksiyonu gibi viral enfeksiyonlara maruz kalması),
- Hamilelikte radyasyona veya röntgen ışınlarına maruz kalınması,
- Annenin şeker hastası olması,
- Hamilelikte alkol kullanılması,
- Down (kalp hastalığı riski %50), Turner sendromu gibi genetik hastalıkların varlığı,
- El Ayak Ağız Hastalığı (koksaki),
Ülkemizde sıklıkla görülen doğumsal kalp hastalıkları nelerdir?
Halk arasında ‘kalpte delik’ olarak bilinen doğumsal kalp anomalileri; karıncık ve kulakçıklarda görülen gelişme bozuklukları, karıncık ve/veya kulakçıklar arasındaki delikler, kalbin göğüs kafesindeki yerleşim anomalileri (sağda, solda veya göğüs kafesinin ortasında yerleşme), kalbe giren ya da çıkan damarlarda görülen problemler, kalp kapakçılarında darlık ve/veya yetersizlikler, koroner damar anomalileri veya bunların birçoğunun aynı anda görüldüğü gelişim bozukluklarıdır.
Bebekte kalp hastalığı tanısı nasıl konur?
Her anne adayı için doğumsal kalp hastalığı olan bir çocuk doğurma olasılığı 1000 canlı doğumda 1’dir. Bebeğin anne karnındaki gelişimi sırasında genetik ve/veya çevresel faktörlerin etkisiyle doğumsal kalp hastalığı oluşma riski artar.
Ailede doğuştan kalp hastalığı öyküsü, ileri yaş anne gebeliği veya bebekte kalp dışında başka bir anomali saptandığında, bebekte kalp hastalığı olma ihtimaline karşı günümüzde gebeliğin 16. haftasından itibaren ‘Fetal Ekokardiyografi’ yöntemi kullanılır. Bu yöntemle bebeğin anne karnındayken kalbi incelenerek; kalp anomalilerinin belirlenmesi ve doğumdan sonra yapılacak müdahaleler konusunda gerekli hazırlıkların yapılması mümkündür.
Kalp hastalıkları çocukluk çağında da ortaya çıkabilir mi?
Çocukluk çağında görülen kalp hastalıkları doğumsal ve edinsel olarak iki ana grupta toplanır. Doğumsal kalp hastalıklarının bazısı anomalinin ciddiyetine göre doğumdan hemen sonra veya birkaç ay içerisinde bulgu verirken, diğerleri yaşamın herhangi bir döneminde tanınır. Bu hastalarda sık görülen belirtiler aşırı terleme, sık nefes alma, dudak ve tırnak diplerinde morarma, iyi beslenememe, kilo alamama ya da kilo kaybıdır.
En sık görülen çocukluk çağı kalp hastalığı nedir?
Ciddi olmayan kalp hastalıkları özellikle çocuk hekimi tarafından yapılan muayenelerde “Üfürüm” duyulması ile fark edilir. Çocuğunuzda üfürüm duyulduğunda çocuğunuzun bir çocuk kardiyoloğu tarafından muayene edilmesi gerekir. Bu muayene sırasında hastanızın belirtilerine göre ekokardiyografi, elektrokardiyografi, holter EKG, röntgen ve egzersiz testi yapılması gerekebilir. Yapılacak bu tetkikler çocuğunuza acı vermez.
Kalp anomalilerini teşhis etmede çok önemli bir yere sahip olan ekokardiyografide göğüs dışından ses dalgaları kullanılarak kalp ve damarların yapısı ve çalışması hakkında bilgi edinilir. Elektrokardiyografide çocuğunuzun kalbinde oluşan zayıf elektrik akımı algılanarak kayıt altına alınır. Holter EKG ile çocuğunuzun 24 saatlik veya gerekirse daha uzun bir süre kalp ritmi kaydedilerek, ritim anormalliği olup, olmadığı tespit edilir.
Röntgende çocuğunuzun kalp ve akciğer büyüklüğü; egzersiz testi ile egzersiz kapasitesi değerlendirilir. Ayrıca anne karnında bebeğin kalp anomalisi olup olmadığını öğrenmek amacıyla gebeliğin 16. haftasından itibaren Fetal ekokardiyografi uygulaması yapılır. Anne ve bebeğe zararı olmayan Fetal ekokardiyografi ile bebeğin kalbi, kalpten çıkan damarlarının yapısı ve fonksiyonları detaylı olarak incelenebilir.