İletişim halindeyken kullandığınız kelimeleri düşünün… Kelimeleri nasıl telaffuz ettiğinizi, onların ne anlama geldiğini ya da onları hangi sıraya koyduğunuzu anımsayın… Özneye uygun doğru fiil zamanlarını ve cümle yapılarını kullanıyorsunuz ve konuşurken uygun tonlama ve vurgulamaya sahipsiniz. Aynı kelimeleri kullandığınızda bile farklı kelime sırasıyla, takılarla, tonlama ve vurgulamayla anlamın nasıl değiştiğini biliyorsunuz. Dahası bütün bu karmaşık şeyleri görünüşte çok az çaba ile yapıyorsunuz. Peki, bir bebek bütün bu karmaşık işlevleri ilk üç yıl boyunca hangi aşamalardan geçerek öğreniyor?
Dil öncesi gelişimi:
Bebeklerin ilk anlaşılır kelimelerini konuşmadan önceki dönemdir. Bu dönem ağlamayla başlar. Doğumdan ilk iki hafta boyunca bebekler ağlama dışında çok az ses çıkarırlar. Bebek ilk olarak sesleri işitir ve sesleri birbirinden ayırt edebilmeye başlar. Özellikle bebeklerin ilk aylarda insan seslerine karşı ilgisi yapılan çalışmalarla desteklenmiştir. İnsan sesi ile obje seslerine yönelik farklı tepkiler verebilirler.
İkinci aşama agulamadır. İkinci ayın başlamasıyla birlikte bebekler agulama diye nitelendirilen sesler çıkarmaya başlar. Bu sesler daha çok “ooo”, “aaah” gibi açık ünlülerden oluşur. İlk olarak bu sesleri çıkarmaya başlamasının nedeni dil, dudak ve dişle daha az eklemleme gerektirmeleridir. Sağır bebekler bile hiçbir insan sesi duymasalar bile aguladıkları için bu eğilimin doğuştan olduğunu düşünebiliriz.
Üçüncü aşama cıvıldamadır. Bebekler altı aylık olduklarında ünsüzlerinde içinde olduğu çeşitli sesler için dudaklarını, dillerini, dişlerini ve gırtlaklarını çok fazla kullanırlar. Bu süreçte bebek duyduğu sesleri taklit eder. Özellikle “da da da” “ba ba ba ” gibi tekrarlı hecelere dönüşürler. Büyüklerin dilinin tonlama, ritim ve vurgulama örüntülerini kullanmaya başlarlar.
Sağır bebekler her ne kadar kendilerini ve başkalarını duymuyorlarsa da aynı başlangıç evrelerinden geçerler. Ancak destek verilmezlerse cıvıldama aşamasından öteye gidemez; tonlama ve vurgulama örüntülerini kazanamazlar.
Dilsel gelişim
Çocukların ilk sözcüklerini konuşmalarından sonraki dönemdir. Bu dönem de üç aşamadan oluşur. Tek sözcük aşaması bir yaş civarında ilk anlaşılır sözcüklerin ortaya çıkmasıyla başlar. Anlamlı sözcük ve kelime ifadesinden önce bebekler başkalarının söylediklerini anlamaya başlar. Buna alıcı dil denir. Daha sonra ifade edici dil gelişir. Yaklaşık 15 aylık dönemlerde sözcük dağarcığı 10’a, 19 aylık dönemde ise 30 kelimeye kadar çıkar. Diğer aşama telgraf aşamasıdır. Yaklaşık iki yaş civarında çocuklar 2-3 kelimeyi yan yana koymaya başlar. Telgraf olarak isimlendirilmesinin nedeni kelimelerin etkin bir şekilde bağlanmasındaki güçlüktür. “Baba ev” “babam evde” anlamına gelir, ancak ekler ve bağlayıcılar etkin bir şekilde kullanılamamaktadır.
Tam cümleler aşamasında fiil çekimleri kazanılır ve cümle içinde kullanılır. Daha sonra soru cümleleri eklenerek cümleler zenginleşmeye, sözcük dağarcığı genişlemeye başlar. Yaklaşık 3 yaşında bu aşamaya geçilir.
Yaklaşık 3 yaşından itibaren hiçbir kelimesi olmayan, ses çıkarmayan, taklit etmeyen, söylenileni anlamayan ya da anlamıyormuş gibi görünen, şarkı ya da tekerlemelere mırıldanarak eşlik edemeyen çocuklarda bir konuşma gecikmesinden bahsedilebilir. Bu durum çocukların sosyal ilişki kurmakta ve devam ettirmekte zorluk yaşamasına neden olur. Bu çocuklar yalnız kalır ve dışlanırlar. Konuşmada gecikme öğrenme güçlüğünden otizme kadar birçok durumun habercisi olabilir. Bu nedenle bir çocuk psikoloğu tarafından değerlendirilmesi gerekir.
Bebekler dili öncelikle taklit ederek öğrenmeye başlar. Annenin bebeğinin tepkilerine karşı geliştirdiği tutumu bebeğin sözel davranışını ve gelişimini etkiler. Bebek çıkardığı seslerle annesinin dikkatini, gülümsemesini ve konuşmasını sağlar. Annenin tutumu ses çıkarması için bir pekiştireç görevi görür. Annesinden daha fazla dikkat ve ilgi beklediğinde daha fazla ses çıkarır.