Kış geldi, daha fazla hapşırmaya ve öksürmeye başladıysanız bu yazıyı okumanızda fayda var. Alerjiyle ilgili merak edilenleri ve gerçekten astımın temelinin alerji olup olmadığını Hisar Intercontinental Hospital Göğüs Hastalıkları Uzmanlarına sorduk…
Alerjinin nedenleri nelerdir?
Alerji, vücudun ilaç, polen, ev tozu ve kimyasal maddelere karşı geliştirmiş olduğu duyarlılık reaksiyonudur. Alerjik hastaların yaklaşık yarısında neden genetik kökenlidir. Alerji, başta solunum sistemi olmak üzere gözler, cilt, mide bağırsak gibi pek çok organı etkiler ve etkilediği organa göre belirtiler ortaya çıkar. Tutulan solunum sistemiyse, şeffaf, su gibi berrak burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hapşırık, burun etrafında kaşıntıyla oluşan alerjik rinit görülür. Bu tabloya sinüzit eklenirse; gözlerin etrafı, alın, şakak ve yanak bölgesinde ağrı, geniz akıntısı, öksürük meydana gelebilir. Akciğerleri etkilediyse karakteristik olarak astım tablosuna yol açar. Nefes darlığı başlar. Nefes alırken hırıltı, hışıltı oluşur. Bazı hastalarda gelip geçici göğüs ağrıları, öksürük ya da sadece göğüste sıkışma hissi ile karşımıza çıkabilir. Eğer ciltte alerjik bir reaksiyon görülüyorsa bunun da tipik olarak belirtileri vardır. Halk arasında kurdeşen olarak bilinen ürtiker son derece rahatsız edici boyutlara ulaşabilir. Mide bağırsak sistemini tuttuğu zaman daha çok ishal ve ağrı şeklinde kendini belli eder. Gözdeki belirtileri de tipiktir. Her iki gözde kızarıklık, kaşıntı, sulanma, yanma ve batma şeklinde kendini belli eder. En tehlikeli alerjik reaksiyon ise tüm sistemlerin tutulduğu anaflaksi olup, çok ani gelişir. Hasta gırtlağındaki ödeme bağlı olarak, bir anda nefessiz kalabilir.
Astıma neden olan, tetikleyen alerjiler nelerdir?
Dünyada da ülkemizde de alerjinin en sık nedeni ev tozu akarlarıdır (“mite”). Özellikle yıl boyu süren alerji söz konusuysa birinci sırada düşünülmesi gereken alerjenler akarlardır. Alerji ilkbaharda yoğunlaşıyor; sonbaharda daha az; kış ve yaz mevsiminde ise hiç görülmüyorsa yani mevsimsel bir seyir gösteriyor ise polen alerjisi akla gelmelidir. En sık görülen ama hiç akla gelmeyen diğer sık alerjenler ise küf, hamamböceği ve evcil hayvanlardır (özellikle kedi, köpek ve kuşlar).
Çok sık soğuk algınlığı yaşayan çocuklarda alerji riski sorgulanmalı mıdır?
Ayırıcı tanıda özellikle alerjik rinit, nezleyle; astım ise akut bronşit ile karışabilir. Bu noktada hastanın şikayetlerinin çok iyi sorgulanması gerekir. Soğuk algınlığı başlı başına alerjiye yol açmaz; ama alerjik bünyesi olanlarda soğuk algınlığı alerjiyi tetikleyebilir. Özellikle ağrı kesiciler ve antibiyotikler olmak üzere kullanılan bazı ilaçlar da alerjileri tetikleme özelliğine sahiptir. Astım hastalarının bir bölümünde bazı ağrı kesici ve antibiyotikler astım krizini tetikleyebilir; hatta ani ölümlere bile yol açabilir. Bu nedenle kişide alerji riski varsa mutlaka alerji testi yaptırmalıdır. Alerjinin tanısı hasta durumunu net olarak açıkladığında aslında çok kolaydır. ‘Temizlik yaparken, tozlar yükseldi bir anda tıkanmaya başladım veya polenlerin başladığı zaman ben tıkanmaya başlıyorum. Yaz başına kadar böyle devam ediyor. Şunu yedikten, şu ilacı kullandıktan sonra oluyor.’ gibi açıklamalar alerjinin türü konusunda bilgi verir. Özellikle kuruyemiş, fındık, fıstık, baklagiller, meyvelerden çilek, muz, tropik meyveler, baharatlar, domates, yumurta, sosis ve yemeklerin lezzetli olması için kullanılan soslar en sık besin alerjisi nedenleridir. Alerji yapma konusunda en az riski olan meyve karpuzdur. Tedavide yapılacak en önemli şey alerjenden uzak durmaktır.
Alerji tedavisi hayat boyu devam eder mi?
Her zaman hastalık yok; hasta vardır. Bilinenin aksine alerji tedavileri hayat boyu devam etmez. Çünkü vücut daima dinamiktir, her an her şey olabilir. Nasıl fiziki görüntümüz 10 yıl öncesinden farklıysa vücudumuzun hücreleri/sistemleri de değişir. A maddesine alerji varsa; bu alerji 10 yıl sonra ortadan kalkabilir, şiddetlenebilir veya bir başka madde buna eklenebilir. Bilinen alerjenlerden uzak durmalı ve mümkünse de ilaç tedavisine uyumu aksatmamalıdır. Alerji çoğunlukla çocukluk ve ergenlik döneminde ortaya çıksa da her yaş ve cinsiyette görülebilir. 80-85 yaşında bile alerji teşhisi koyabiliyoruz. Çocukluk döneminde erkek çocuklarında daha fazla görülen alerji; ergenlik ve yetişkinlik döneminde kadınlarda daha fazla görülmeye başlar. Cinsiyetten çok genetik faktör hastalığın oluşumunda daha önemlidir. 30’lu yaşlardan sonra ortaya çıkan alerjenlerin kontrolü daha zordur. Geç fark edildiği için tedaviye yanıtı da daha geç olur.
Alerji ve astım riskini minimuma düşürmek mümkün mü?
- Sigara içmeyin ve sigara içilen ortamlarda bulunmayın.
- Çalıştığınız iş yeri size aitse yeniden düzenleyin. Zeminde kesinlikle halı kullanmayın.
- Ev tozu akarları en çok yatak odanızda yaşar. Bunun için yatak odanıza kesinlikle halı sermeyin.
- Çıplak tüylü battaniyeler kullanmayın.
- Evinizi sık sık havalandırın ve güneşlendirin.
- Perdelerinizi sık sık yıkayın.
- Mümkünse anti-alerjik kılıflar ve sık sık temizlenebilen yatak malzemeleri kullanın.
- Pijamalarınızı, nevresimlerinizi ve özellikle yastık kılıflarınızı haftada bir değiştirin.
- Tozu püskürten elektrik süpürgelerinden uzak durun. Hepa filtreli elektrik süpürgeleri kullanın.
- Temizlik malzemeleri kullanırken keskin olan kimyasalları kullanmaktan kaçının. Çok temiz olsun derdiyle yapılan yanlışlar ciddi sıkıntılar doğurabilir. Onun yerine geleneksel ve insan/doğa sağlığıyla uyumlu arap sabunu ya da organik ürünlerden yararlanın.
- Parfüm kullanın; ama dozunu kaçırmayın.
- Oda/araba spreylerinden uzak durun. Çünkü oda spreyiyle moleküller havada asılı kalarak nefesimizle birlikte direkt akciğerlere gider.
- Hamamböceklerinden etkileniyorsanız onları yok eden insan sağlığına zarar vermeyen tabletlerden yararlanın.
- Polen alerjiniz varsa özellikle lodos zamanı mümkün olduğunca evden çıkmamaya çalışın. Evden çıkmak zorundaysanız polenlerin en yoğun olduğu meşe, kavak gibi ağaçların olduğu geçiş yollarını kullanmayın.
- Alerji ilaçlarınızı düzenli kullanın.