Küçük ama verdiği ağrıyla hayatımızda kocaman bir yer edinen böbrek taşları ve tedavisinde merak edilenler hakkında 10 Mart Böbrek Günü’nde Üroloji Bölümü Uzmanları bilgi verdi.
Hastalık genetik olarak aileden geçebiliyor
Genellikle yirmili yaşlarda başlayan ve kadınlara göre erkeklerde 2-3 kat daha fazla görülen taş hastalıkları, ülkemizde diğer ülkelere nazaran daha sık (ortalama %15) görülür. Taş oluşumunda etkili olan en belirgin faktörler; genetik yatkınlık, yaş, cinsiyet, coğrafi faktörler, iklim ve beslenme alışkanlıklarıdır. Taş hastalığı olan hastaların ailelerinde %10-40 arasında değişen oranlarda taş hastalığı öyküsü mevcuttur.
Uzun ve dayanılmaz ağrılar en önemli belirti
Taşın bulunduğu taraftaki yan ağrısı en önemli belirtidir. Ağrı şiddetli, bıçak saplanır tarzda olabildiği gibi; uzun sürebilen ve dayanılabilen yan ağrıları şeklinde olabilir. Klinik olarak hastalarda ikinci sıklıkta görülen bulgu idrarda kan görülmesidir. Ayrıca bulantı ve kusma da görülebilir. Taş hastalarında, tıkanıklığa bağlı olarak enfeksiyonlar da sık görülür. Enfeksiyon çok basit formda olabileceği gibi, böbrek iltihabına da yol açabilir. Bu durumlarda hasta yüksek ateş ve şiddetli yan ağrısından şikayetçi olur.
Gelişen tanı yöntemleri en küçük taşı tespit edebiliyor
Taş şüphesi olan hastalarda, direkt karın grafisi, ultrasonografi ve spiral bilgisayarlı tomografi gibi radyolojik yöntemlerle rahatlıkla teşhis konulabilir. Spiral bilgisayarlı tomografi milimetrik boyuttaki taşları dahi tespit edebilen en gelişmiş tanı yöntemidir. Teşhis edildiği halde tedavi edilmezse taşın boyutu, bulunduğu yer, tıkanıklığa neden olup olmadığına göre değişen düzeylerde böbrek, mesane ve idrar yollarında geri dönüşümü olmayan hasarlar, hatta böbrek yetmezliğine ve enfeksiyonlara neden olabilir. Bu nedenle taş küçük iken, herhangi bir kalıcı hasara neden olmadan teşhis edilir ve hızlı bir tedavi süreciyle etkili bir sonuç alınırsa böbrekler başta olmak üzere idrar yolları korunmuş olur.
Kişinin durumuna özel tedavi yöntemleri uygulanıyor
Taş hastalığında tedavi yaklaşımı hastaya göre ”kişiselleştirilmiş tedavi” olmalıdır. Bazı hastalarda taşın büyüklüğüne ve bulunduğu yere göre sadece konservatif izlem yöntemiyle taşın kendiliğinden düşmesi sağlanabilmekteyken, diğer hastalara acil olarak aktif tedavi uygulamak gerekir. Tedavi planı, taşların üriner sistemde bulundukları yere, sayısına ve boyutuna bağlı olarak değişir. Teknolojik gelişmeler ve modern yaklaşımlar sayesinde, günümüzde böbrek taşlarının %99’u kapalı (endoskopik) yöntemler ile tedavi edilebilmektedir. Böylece hastalar uzun süre hastanede kalmadan, iş ve günlük aktivitelerine kısa süre içinde dönebilirler.
Taş hastasıysanız…
- Her gün en az 2 litre su tüketin.
- Sık tekrar eden taş hastalığınız varsa mutlaka hekiminizin yönlendireceği beslenme ve diyet uzmanından yardım alarak beslenme programınızı oluşturun.
- Düzenli yürüyüş ve egzersiz yapın.
- Stresten uzak bir yaşam tarzını sağlamaya çalışın.
- Düşürdüğünüz taşları düzenli takiplerinizde hekiminizle birlikte değerlendirmek için saklayın.
- 6 ayda bir idrar analizi ile ultrasonografinizi tekrarlatın.
- Bütün bunlara dikkat ettiğiniz halde sık tekrar eden taş hastalığınız varsa taş oluşumuna yol açan nedenleri ortaya çıkarmak için gerekli kontrol ve testlerinizi yaptırın.
- Ailenizde yaygın taş hastalığı varsa genetik incelemelerden geçmek için hekiminize başvurun.