Edinilmiş immün yetmezlik sendromu olarak bilinen AIDS, HIV enfeksiyonunun kronik olarak gelişmesi sonucu oluşan bir hastalıktır. Çeşitli yollar aracılığıyla vücuda giren HIV, beyaz kan hücrelerini yok eden bir retrovirüstür. İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü olarak adlandırılan HIV, bağışıklık hücreleri olan T lenfositleri enfekte eder ve onları yok eder. Enfekte olan vücut bulaşın erken dönemlerinde herhangi bir belirti vermeyebilir veya grip benzeri semptomlara neden olabilir. 2 alt türü bulunan HIV, tedavi edilmediğinde yavaş yavaş gelişerek aylar veya yıllar sonra AIDS oluşmasına yol açabilir.
Kesin bir tedavisi bulunmayan edinilmiş immün yetmezlik sendromu, HIV enfeksiyonunun hafifletilmesi ve kontrol altına alınması ile yönetilebilir. Bulaşın önlenmesini ve normal yaşama dönülmesini sağlayan birtakım tedaviler mevcuttur. Antiretroviral tedaviler (ART) olan bu uygulama, virüsün kanda kendini kopyalamasını engelleyebilir ve viral yükün düşmesini sağlayabilir. Kanda ölçülebilir miktarda HIV bulunmayan kişilerin viral yükü düşüktür. Viral yükün düşürülmesi HIV tedavisinin olumlu sonuç verdiğini ve HIV bulaşının minimuma indirildiğini gösterebilir.
AIDS Hastalığı Nedir?
AIDS hastalığı insan bağışıklık yetmezliği virüsünün (HIV) vücut akyuvarlarını enfekte etmesi ve yok etmesi sonucu bağışıklık sisteminin zayıflaması ile oluşan bir sağlık sorunudur. Vücut sıvıları ile vücuda giren HIV, CD4 akyuvar hücrelerini hedef alarak bağışıklık sistemini tehdit eder. CD4 hücrelerinin içine girerek hücrenin DNA yapısını değiştirebilir. Akyuvarları enfekte eder ve hücreleri öldürmeye başlayabilir. Bu sayede kanda daha fazla HIV yayılmış olur. Yayılan virüsler yeni CD4 hücrelerini hedef alarak etki mekanizmasını genişletebilir. HIV ile enfekte olan akyuvar sayısı artabilir ve sağlıklı bağışıklık hücrelerinin sayısı azalabilir. Vücudun doğal savunma hücreleri olan CD4 hücrelerinin sayısı azaldıkça vücut yeni enfeksiyonlara açık hale gelebilir. Bu enfeksiyonlar “fırsatçı enfeksiyonlar” olarak adlandırılır. Mantar ve bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlar, bazı kanser türleri, tüberküloz fırsatçı enfeksiyonlar arasındadır.
CD4 beyaz kan hücreleri vücut bağışıklık sistemi hakkında genel bilgi verebilir. HIV gelişmesinin değerlendirilmesi amacıyla CD4 hücreleri kontrol edilebilir. Kanda olması gereken CD4 düzeyi 500-1500 hücre/mm3’tür ve tedavi edilmeyen HIV bu düzeyleri düşürebilir. Hücre sayısı 200 hücre/mm3 altına düşmesi HIV enfeksiyonunun ilerlediğinin ve bağışıklık sisteminin zarar gördüğünü gösterebilir. Bu durumda vücut enfeksiyonlara karşı savunmasız hale gelebilir ve hayati tehlike oluşabilir.
Tanısı Nasıl Konur?
HIV enfeksiyonunun teşhisi 3 şekilde yapılabilir. Kan ve tükürük örneklerinin alınarak laboratuvarda incelenmesi sonucu HIV varlığı tespit edilebilir. Tanı konulmasında kullanılan testler şunları kapsayabilir.
- Antikor Testleri: En hızlı uygulanan ve kendi kendine sonuç veren bir testtir. Vücutta HIV’e karşı oluşan antikorların kan ve tükürük örneklerinde saptanması amaçlanır. Damardan alınan kandaki antikorlar, tükürük ve parmak ucundan alınan örneklerden daha hızlı saptanabilir.
- Antijen/ Antikor Testleri: Genellikle damardan alınan kan örneklerinin incelenmesi şeklindedir. Kanda HIV antijeninin ve virüse karşı oluşturulan antikorların saptanması amaçlanır. Parmak ucundan kan örneği alınması ile hızlı sonuç verebilen testler de mevcuttur.
- Nükleik Asit Testi (NAT): Yakın zamanda HIV`e maruz kaldığı düşünülen, HIV erken semptomları gösteren ve diğer HIV testleri negatif çıkan bireyler için uygulanabilir. Alınan kan örneği ile kişinin dolaşımında HIV bulunup bulunmadığı veya ne düzeyde virüs bulunduğu hakkında bilgi verebilir.
Kendi kendine ve parmaktan kan örnekleri alınarak yapılan testler ortalama 20-30 dakika sürebilir. NAT ve antijen/ antikor testlerinin sonuçlanması birkaç gün sürebilir.
AIDS Olup Olmadığını Nasıl Anlarız?
AIDS, HIV enfeksiyonunun ileri evresi olarak kabul edilebilir. Edinilmiş immün yetmezlik sendromu gelişmesi sessiz olabilir veya ilk aşamalarda hafif belirtiler görülebilir. Bununla birlikte AIDS’e neden olan HIV enfeksiyonunun olup olmadığını anlamanın tek yolu test yapmaktır. HIV her zaman belirgin semptomlar göstermeyebilir. Bununla birlikte herkeste farklı semptomlar oluşabilir. Tipik olarak 3 evreden oluşan edinilmiş immün yetmezlik sendromu, kişinin hangi evrede olduğuna bağlı olarak tepkiler verebilir.
HIV testi pozitif sonuç verdiğinde antiretroviral tedavinin sağlanması gerekir. Antiretroviral tedavi (ART) ile viral yük düşürülebilir ve diğer bireylere HIV bulaşı riski azaltılabilir. Ek olarak ART sayesinde normal hayata dönüş kolaylaşabilir ve ortalama yaşam ömrü uzayabilir. HIV testi negatif ise bulaşı ve HIV enfeksiyonu gelişmesini önlemeye yardımcı uygulamalar mevcuttur. Temas öncesi profilaksi (PrEP), enfekte kişiler ile cinsel ilişki veya aynı enjeksiyonu kullanımdan sonra alınan ilaçlar (PEP), olası bir temastan sonra virüsün vücutta tutunmasını engellemek amacıyla alınan HIV ilaçları önlem uygulamaları arasında sayılabilir.
Hangi Yollar İle Bulaşır?
HIV, vücuttaki çeşitli sıvılar aracılığıyla bulaşan bir retrovirüstür. Vücut sıvılarının insanlar arası paylaşımı sonucu HIV bulaşması gerçekleşebilir. HIV bulaşını sağlayan bu yollar şunlar olabilir:
- Kan,
- Vajinal sıvı, seminal sıvı ve meni,
- Rektal sıvı,
- Anne sütü.
Korunmasız vajinal veya anal cinsel ilişki, uyuşturucu enjeksiyonlarının ortak kullanılması, dövme ve piercing işlemi uygulanan iğnelerin paylaşılması, HIV ile enfekte bireylere uygulanan iğnenin diğer kişilere batması, doğum olayı ve emzirme vücut sıvılarının insanlar arası bulaşını sağlayabilir. Hamilelik, doğum ve anne sütü aracılığıyla bebeğe HIV bulaşması, perinatal HIV bulaşı olarak bilinir. HIV, sarılmak, tokalaşmak, dokunmak yoluyla bulaşmaz. Cilt üzerinde kesik veya yara olmadığı sürece HIV temas ile yayılamaz. Ortak yemek tabakları, çatal-kaşıklar, klozetler, kapı kolu vb. eşyalar üzerinden HIV bulaşı gerçekleşmez. Hava ve su ile yayılmayan HIV aynı zamanda sivrisinek ve böcek ısırıkları aracılığıyla da yayılamaz.
Belirtileri Nelerdir?
Yeni bir HIV vakasında ilk 2-4 hafta içerisinde grip benzeri belirtiler başlayabilir. Akut enfeksiyon evresi olarak adlandırılan bu dönem birkaç hafta boyunca devam edebilir. Bu evrede oluşabilen semptomlar şunlar olabilir:
- Yüksek ateş,
- Baş ağrısı,
- Deri döküntüsü,
- Eklem ve kas ağrıları,
- Boyun, kasık vb. bölgelerde şişmiş lenf bezleri.
Genellikle soğuk algınlığı veya grip ile karıştırılabilen akut HIV evresinde mutlaka test yapılması önerilir. Akut evreden sonra klinik gizli evrede HIV enfeksiyonu sessiz ilerlemeye devam edebilir. Bu dönemde genellikle herhangi bir semptom görülmeyebilir. Son evre HIV, bağışıklık sisteminin zayıflaması sonucu ciddi belirtiler gösterebilir:
- İstenmeyen ve ani kilo kaybı,
- Yüksek seyreden ateş,
- Kronik ishal,
- Yorgunluk veya tükenmişlik,
- Gece terlemesi,
- Ağızda pamukçuk oluşması,
- Akciğer iltihaplanması.
İleri evre HIV, hafıza sorunları ve depresyona yol açabilir, vücudun farklı bölgelerinde yaralara neden olabilir. Belirtilerden birkaçı veya tamamının görülmesi durumunda mutlaka doktorunuza danışınız.
Kesin Bir Tedavi Yolu Var Mıdır?
HIV ve AIDS’in kesin bir tedavi yolu yoktur. HIV ile enfekte olan herkese antiretroviral tedavi (ART) önerilir. ART’nin amacı HIV’in kanda kopyalanmasını ve çoğalmasını önlemek, viral yükü azaltmak ve bağışıklık sistemini desteklemektir. Viral yükün azaltılması, kandaki virüsün tespit edilemeyecek kadar düşük oranlarda olması sağlanarak elde edilebilir. Bu sayede virüsün diğer kişilere yayılma riski azaltılabilir ve virüs kontrol altında tutulabilir. ART, HIV’i kesin olarak tedavi edemez ancak yaşam koşullarının iyileştirilmesini sağlayabilir.
Antiretroviral tedavi, her gün düzenli olarak alınması gereken ilaç kombinasyonlarını içerir. İlaçlar hap veya enjeksiyonlar şeklinde olabilir. Birden fazla ilacın tek bir kapsül veya hapta birleştirildiği tedaviler de mevcuttur. Her ilaç grubu virüse farklı mekanizmalardan etki edebilir. Hangi semptomların görüldüğü veya hangi evrede bulunduğu fark etmeksizin HIV ile enfekte olan her bireye antiretroviral tedavi başlanmalıdır.
Sıkça Sorulan Sorular
AIDS ilerlemiş HIV enfeksiyonu olmasının yanı sıra fırsatçı enfeksiyonların gelişimine açık bir sağlık problemidir. Bu durumda bağışıklık sistemi güçsüz hale gelebilir ve hayati tehlike oluşturabilir. HIV enfeksiyonu ve AIDS ile ilgili en çok merak edilen soruları görmek için yazının devamını okuyabilirsiniz.
Hangi Yaş Aralığında Bulaşma Riski Yüksektir?
HIV bulaşma riski öncelikli olarak 13-24 yaş arası gençlerde yüksek olabilir. Özellikle ortak uyuşturucu enjeksiyon kullanımlarında, trans, eşcinsel veya biseksüel erkeklerde HIV bulaşma oranları daha yüksek olabilir. Bununla birlikte korunmasız cinsel ilişkide bulunan, enfekte kesici ve delici aletle yaralanan her yaş grubundan bireyler HIV’e karşı açık hale gelebilir.
Tedavi Süreçlerinde Hastane Yatışı Gerektirir Mi?
İlerlemiş HIV vakalarında ciddi enfeksiyon riski artabilir. Bazı kanser türlerinin gelişmesi ile sonuçlanabilir ve hayati tehlike oluşabilir. Bu durumda genellikle hastaneye yatış gerekli olabilir. AIDS’in beraberinde getirdiği rahatsızlıklar yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir ve ortalama yaşam süresini kısaltabilir. Bu nedenle altta yatan nedenin tedavi edilmesi gerekebilir.
En Kolay Bulaşma Yolu Nedir?
İnsan immün yetmezlik virüsü, enfekte kişilerin kanlarında yüksek düzeyde bulunabilir. Diğer vücut sıvıları olan tükürük, gözyaşı, genital sıvılar ve anne sütü HIV bulundurabilir. En kolay bulaşma kan yoluyla gerçekleşir. Bunun yanı sıra genital salgılar ve anne sütü hızlı bulaşma yollarından olabilir. Bulaşma riskinin artması vücuttaki virüsün yoğunluğuna, temasın ne kadar sürdüğüne ve temas eden bireyin antijen yapısına bağlı olabilir.
Anneden Doğum Esnasında ya da Emzirme Sırasında Bulaşma İhtimali Nedir?
Hamilelik sürecinde, doğum esnasında veya emzirme sırasında anneden bebeğe HIV bulaşabilir. Bu nedenle anne adaylarının mutlaka antiretroviral tedavi almaları gerekir. Hamilelik sırasında antiretroviral tedavi alan annelerde viral yük saptanamayacak kadar düştüğünde emzirme ile bebeğe HIV bulaşma riski %1`in altına düşebilir. Bununla birlikte bu risk her zaman vardır ancak tedavi ile düşürülebilir.
AIDS`ten Korunma Yolları Nasıl Olmalıdır?
HIV bulaşan kişiler virüsü vücudundan atamaz ve düzenli olarak her gün ART alması gerekir. Bu nedenle HIV/AIDS’ten korunmak için birtakım önlemler alınması önemlidir.
- Anal veya vajinal cinsel ilişkide prezervatif kullanmak,
- Partner sayısını sınırlamak,
- İlaç enjeksiyonlarını ortak kullanmamak,
- Riskli durumlarda test yaptırmak,
- Mevcut diğer cinsel hastalıkların tedavisini sağlamak korunma yolları arasında yer alabilir .
Edinilmiş immün yetmezlik sendromu vücut savunma sistemini yok eden riskli bir tablodur. HIV/ AIDS bulaşması riskine karşı kontrollerinizi ihmal etmeyiniz. Hisar Hospital’da HIV/AIDS tanı ve tedavileri yürütülmektedir.