Total Kalça Protezi
Farklı nedenlerle kalça eklemi ileri derecede harap olmuş hastalarda, hasarlı eklemin yapay bir eklemle değiştirilmesi ameliyatıdır. Total eklem protezi, sadece ortopedinin değil, genel tıp alanındaki devrim niteliğinde olan prosedürlerden biridir. Hastaların yaşam kalitesini artırmada bu kadar başarılı bir yeniliğe çok az rastlanmaktadır. Eklem replasmanına gereksinim duyan hasta sayısı ve genç hastaların bu nüfustaki oranı her geçen gün artmaktadır. Bu yöntem sorunlu bir kalçadaki hareketlerinin düzelmesini ve ağrının ortadan kaldırılmasını sağlar. Kalça protezi kobalt-krom veya titanyumdan imal edilen ana parçalar ile bunların eklemleştiği yerde polietilen, metal ya da seramik ara parçalardan oluşur. Protezin uygulama zamanını hastanın yaşı, cinsiyeti, ağrı durumu ve fonksiyonel kapasitesi belirler.
Ancak bilinmelidir ki; tüm protez ameliyatları gibi total kalça protezi ameliyatı da sınırlı durumlar dışında “mutlak zorunluluk” ameliyatları değil; bir “yaşamsal konfor” ameliyatıdır.
Kalça protezi kemiğe iki şekilde tutunur. Kemik yapısı zayıf olan ileri yaştaki hastalarda, protez “kemik çimentosu” adı verilen bir dolgu maddesi ile kemiğe tespit edilir. Kemik yapısı iyi olan daha genç hastalarda ise, üzeri gözenekli bir madde ile kaplanmış olan protezler, kemiğin içine çok sıkı bir şekilde yerleştirilir ve sonrasında bu gözenekler aracılığı ile kemiğe sıkı tespit ve kaynama sağlanır.
Dinlenme, ilaçlar, fizik tedavi yöntemleri veya eklem içi enjeksiyonlar gibi tedavi yöntemlerine rağmen kalça ağrıları kontrol edilemeyen, yürüme, merdiven çıkma gibi günlük yaşam aktiviteleri ileri derecede kısıtlanmış ve eklem kıkırdağında ileri harabiyet olan hastalarda total kalça protezi uygundur. Hastalar sıklıkla 60 yaş üstü hastalardır ancak travma sonrası gelişmiş artrit, romatoid artrit, osteonekroz ve femur boyun kırıklarının tedavisinde daha erken yaşlarda da protez yapılabilir.
Total kalça protezi (TKP) uygulamasında amaç; ağrıyı gidermek ve işlevleri artırmaktır. Doğru endikasyonlar içerisinde uygulanan başarılı cerrahi teknik, TKP uygulamalarında iyi-mükemmel sonuç elde edilmesinde temeldir. Ayrıca uygun malzeme ve tasarım özeliklerine sahip implant kullanılması TKP uygulamasında başarıyı artırır. Günümüzde farklı malzeme ve tasarım özeliklerine sahip birçok protez geliştirilmiştir.
TKP ameliyatlarında implant teknolojisindeki gelişmelere de bağlı olarak protezin sağkalım süreleri ve cerrahi başarı oranı oldukça yükselmiştir. Ancak yine de protez cerrahisi, tüm cerrahi girişimlerde olduğu gibi bazı riskler taşırlar. . Bunların en önemlileri enfeksiyon, gevşeme, bacak damarlarında pıhtı oluşup akciğere atması ve protezin erken dönemde çıkmasıdır. Alınan tüm önleyici tedbirlere karşın olasılık % 1’ in altında olsa da bu risk sıfırlanamaz.
Total kalça protezini oluşturan parçalar zaman içinde sürtünmeye bağlı olarak aşınırlar. Aşınma ile ortaya çıkan ve gözle görülemeyecek kadar küçük parçalara karşı vücüdun cevabı ile protez tutunduğu kemikten ayrılabilir ve bu durum protezde gevşemeye neden olur. Günümüzde gelişen protez teknolojisi ve uygun cerrahi teknik kullanımı ile protezin dayanma süreleri 15-20 yıla uzamıştır.
Total Omuz Protezi
Omuz ekleminde artroza (kıkırdak aşınması, kireçlenme) bağlı ciddi ağrısı ve hareket kısıtlanması olan hastalarda ağrıyı geçirmek, eklem hareket açıklığını yeniden sağlamak ve yaşam kalitesini arttırmak için yapılan bir omuz protezi tipidir. Esasen omuz eklemi vücuttaki en hareketli eklem olup; küre-yuva tipi eklem olarak adlandırılır. Total omuz protezi ameliyatının amacı; hastaya normal omuz fonksiyonlarını yeniden kazandırmak ve ağrıdan kurtarmaktır. Protez cerrahisi hastaların ağrılarının şiddetlendiği, ağrının hastanın gece uyumasına, günlük olağan işlerini yapmasına, kolunu kullanmasına engel olduğu dönemde seçilecek etkili, güvenilir bir tedavi yöntemidir. Ağrı genellikle önceleri hareketle ortaya çıkarken ilerleyen dönemde istirahat ağrıları hatta uykudan uyandıran ağrılar oluşmaya başlar. Kıkırdak hasarı ilerledikçe eklemde şişme ve fonksiyon kaybı ortaya çıkar. İlerleyen olgularda omuz ekleminin hareket kabiliyeti tamamen kaybolabilir. Bu ameliyatla sorunlu omuzun tümü ya da bir bölümü çıkarılarak yerine yapay bir eklem oluşturulur.
Ameliyat sonrası hastanın fonksiyonel durumunu etkileyen en önemli faktör kasların ve bağ dokusunun ameliyattan önceki halidir. Eğer iyi durumdaysa hastanın eski işlevine kavuşması çok daha kolay olacaktır. Bu omuz protezi ile kalça ve diz protezi arasındaki en önemli farktır.
Ancak bilinmelidir ki; tüm protez ameliyatları gibi total omuz protezi ameliyatları da “mutlak zorunluluk” ameliyatları değil; bir “yaşamsal konfor” ameliyatıdır.
Sorunlu bir omuza uygulanabilecek diğer protez alternatiflerinden biri de “reverse (ters) omuz protezi”dir. Ters omuz protezi ameliyatı yapılan hastalarda omuzdaki artroza ilave olarak omuzu hareket ettiren ve rotator manşet adı verilen kasların yırtılması da söz konusudur. Bu kasların yırtık olması hem ağrıya; hem de omuz hareketlerinde belirgin bir kısıtlanmaya neden olur. Ters omuz protezinin tasarımı bu kasların görevinin protez tarafından yerine getirilmesini sağlar ve hastaların hem ağrısının geçmesi, hem de omuz hareketlerindeki kısıtlanmayı ortadan kaldırmak için uygulanır. Sıklıkla 70 yaşın üzerinde düşük fonksiyonel beklentisi olan manşet yırtığı artropatisi hastaları için iyi bir seçenek olarak kullanılmaktadır.
Ters omuz protezleri manşet yırtığı artropatisinde kullanılmakla birlikte omuz artroplasti revizyonlarında, romatolojik hastalıkların omuz tutulumunda, tümör rezeksiyonu sonrasında, çok parçalı humerus proksimal uç kırıklarında da kullanım alanı bulmuştur. Sadece ağrı sorununa çözüm olmakla kalmaz, omuzun rotasyon merkezini değiştirir ve bu şekilde omuzun aktif öne fleksiyon ve abdüksiyon hareketi deltoid kas gücüyle sağlanmış olur.
Tüm omuz protezi ameliyatlarında implant teknolojisindeki gelişmelere de bağlı olarak protezin sağkalım süreleri ve cerrahi başarı oranı oldukça yükselmiştir. Ancak yine de protez cerrahisi, tüm cerrahi girişimlerde olduğu gibi bazı riskler taşırlar. Bunların en önemlileri enfeksiyon, gevşeme ve protezin erken dönemde çıkmasıdır. Alınan tüm önleyici tedbirlere karşın bu olasılık % 1’ in altında olsa da risk hiçbir zaman sıfırlanamaz.
Total Diz Protezi
Dizde çeşitli sebeplerden dolayı meydana gelen artroza (kıkırdak aşınması, kireçlenme) bağlı ciddi ağrısı ve hareket kısıtlılığı olan hastalarda ağrıyı azaltmak ve yaşam kalitesini arttırmak için yapılan bir ameliyattır. Bu ameliyat ile aşınmış ya da hasar görmüş diz eklemi cerrahi bir operasyonla özel olarak üretilmiş polietilen ve metalden oluşan yapay bir eklemle değiştirilir. Total diz protezi diğer tedavi seçeneklerinin yetersiz kaldığı durumlarda ortopedistlerin sıklıkla tercih ettikleri ve başarıyla uyguladıkları güvenilir bir tedavi yöntemidir. Total diz artroplastisi temel cerrahi prensiplere uyularak yapıldığında ortopedik cerrahi girişimler içinde sonuçları en yüz güldürücü olanlardan biridir.
Ancak bilinmelidir ki; tüm protez ameliyatları gibi total diz protezi ameliyatı da sınırlı durumlar dışında “mutlak zorunluluk”ameliyatları değil; bir “yaşamsal konfor” ameliyatıdır.
Total diz protezi uygulamasındaki amaç; ağrıyı gidermek, hareketi sağlamak ve deformiteyi düzeltmektir. Protezin uygulama zamanını; hastanın yaşı, ağrı durumu ve fonksiyonel kapasitesi belirler. Ameliyatın başarısını ise; cerrahın bilgi ve deneyimi, ameliyathane şartları, uygun hasta seçimi ve ameliyat sonrası bakım sağlar.
Dinlenme, ilaçlar, fizik tedavi yöntemleri veya eklem içi enjeksiyonlar gibi tedavi yöntemlerine rağmen diz ağrıları kontrol edilemeyen, yürüme, merdiven çıkma gibi günlük yaşam aktiviteleri ileri derecede kısıtlanmış ve eklem kıkırdağında ileri harabiyet olan hastalarda total diz protezi uygundur. Hastalar sıklıkla 60 yaş üstü hastalardır ancak travma sonrası gelişmiş artrit, romatoid artrit ya da osteonekroz tedavisinde daha erken yaşlarda da diz protez yapılabilir.
Başarılı bir diz artroplastisi; uygun hasta-uygun protez seçimi, doğru insizyon ve iyi bir cerrahi teknikle eklem yüzeylerinin replasmanı ile sağlanabilir. Bu da ancak hastanın preoperatif dönemde ayrıntılı şekilde değerlendirilmesi ve iyi bir preoperatif hazırlık ile sağlanabilir.
İmplant teknolojisindeki gelişmelere de bağlı olarak protezin sağkalım süreleri ve cerrahi başarı oranı oldukça yükselmiştir. Ancak yine de protez cerrahisi, tüm cerrahi girişimlerde olduğu gibi bazı riskler taşırlar. Bunların en önemlileri enfeksiyon, gevşeme, bacak damarlarında pıhtı oluşup akciğere atması ve protezin erken dönemde gevşemesidir. Alınan tüm önleyici tedbirlere karşın olasılık % 1’ in altında olsa da bu risk sıfırlanamaz. Günümüzde gelişen protez teknolojisi ve uygun cerrahi teknik kullanımı ile protezin dayanma süreleri 15-20 yıla uzamıştır.